Migration,
redirected to Anatolia with the decline of the Ottoman Empire, went on
for many years as a result of the early Republican policy to increase
the population suffering from countless wars. Apart from these migrants
and temporary asylum-seekers, Turkey was hardly deemed as a “receiving
country”; on the contrary, it was rather in a “sending country” position
exporting migrant workers to various European countries in the aftermath of the World War II.
Regarding
“irregular migration” movements emerging after the end of the Cold War,
Turkey was a “transit country” for a long period of time. In recent
years, however, it has remarkably become a “receiving country” after the
Arab Spring and the situation in Syria, maintaining its position as a
transit country as well. Nevertheless, the Turkish administrative and
institutional infrastructure and the overall public perception are built
on the paradigm of “transit country”. The evolution of this paradigm
into “receiving country” is a new phenomenon. Therefore, it is required
to adopt a new outlook aligned with this new paradigm and develop a
diversified set of policies in the upcoming period.
Irregular Migration changing paradigm administrative capacity building Syrian asylum-seekers Directorate-General of Migration Management
Osmanlı
İmparatorluğunun çöküş sürecine girmesi ile Anadolu’ya yönelen göç,
Cumhuriyetin kurulmasından sonra da savaşlarla azalan nüfusu artırmak
maksatlı politikanın sonucu olarak uzun yıllar sürmüştür. Söz konusu
göçmenler ve geçici sığınmacılar dışında Türkiye “hedef ülke” olarak
görülmemiş; aksine İkinci Dünya Savaşı sonrası Avrupa’nın çeşitli
ülkelerine göçmen işçi gönderen “kaynak ülke” konumunda olmuştur.
Soğuk
Savaştan sonra ortaya çıkan “düzensiz göç” hareketleri bakımından ise
Türkiye uzun bir dönem “transit ülke” pozisyonunda olmuştur. Ancak son
yıllarda Arap Baharı ve Suriye’deki gelişmelerden sonra transit ülke
konumunu korumakla birlikte dikkate değer derecede “hedef ülke” konumuna
gelmeye başlamıştır. Bununla birlikte, Türkiye’nin idari ve kurumsal
altyapısı ile kamuoyundaki genel algı “transit ülke” paradigması üzerine kurulmuştur. Bu paradigmanın “hedef ülke” konumuna doğru evrilmesi yeni bir olgudur. Bu nedenle önümüzdeki dönemde değişen paradigmayla uyumlu bir bakış açısının ve çeşitli politikaların oluşturulması gerekmektedir.
Düzensiz göç paradigma değişimi idari kapasite artırımı Suriyeli sığınmacılar Göç İdaresi Genel Müdürlüğü
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Ekonomi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 3 Aralık 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 1 Sayı: 2 |