Hızlı nüfus artışıyla birlikte enerji ve yakıt tüketimindeki artışın yanı sıra doğal kaynakların tahribi sonucu küresel ısınmanın etkileri giderek ciddi boyutlarda hissedilmektedir. Küresel ısınmanın bir sonucu olan iklim değişikliği, dünyanın bazı bölgelerinde olduğu gibi Türkiye’de de kuraklığa bağlı sorunların katlanarak artmasına neden olmaktadır. Kuraklık riski altındaki bölgelerde bulunan kurak ve yarı kurak alanların sorunları arasında rüzgâr erozyonu, çoraklık ve çölleşme gibi problemler yer almaktadır. İyileştirme çalışmalarına öncelik verilecek sahalarda belirten çölleşmeye ve rüzgâr erozyonuna hassas alanların belirlenmesi çalışmaları, olumsuzluklarla mücadelede önemli bir altlık olarak kullanılmaktadır. Kurak ve yarı kurak alanlar ile marjinal sahalardaki olumsuzluklara karşı iklim dirençli bitki tespit ve adaptasyon çalışmalarına ağırlık verilerek, bu tür sahaların iyileştirilmesinde tespit ve adaptasyonu yapılmış türlere öncelik verilmesi hedeflenmiştir. Bu kapsamda, son yıllarda Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü (ÇEMGM) tarafından bu alanlarda bitkilendirme çalışmalarında yer verilen, bazı iklim dirençli otsu, yarı çalı, çalı ve ağaç türlerinin tespiti ve uygulanması çalışmaları yürütülmektedir. İklim dirençli bitki tespit çalışmalarında, bazı yerel alanlardaki kurak ve çorak topraklarda uygulanan bitkilerin yaşama başarı oranları ve büyümeleri takip edilmiştir. Sonuçlara göre; otlak ayrığı (Agropyron cristatum), mavi ayrık (Agrapyron intermedium), bozkır otu (Kochia prostrata), dört kanatlı tuz çalısı (Atriplex canascens), ılgın (Tamarix sp.) gibi türlerin alana daha yüksek oranda adapte oldukları tespit edilmiştir. Diğer taraftan, kuraklığa sahip farklı bölgelerde yetişen doğal ahlat (Pyrus elaeagnifolia) ve alıç (Crataegus Spp.) genotiplerinden toplanan materyallerin moleküler karakterizasyon çalışmaları ve doku kültürü analizleri genotipler arasında yüksek düzeyde varyasyonların olduğunu ortaya koymuştur. Dirençli ve genetik olarak kaliteli genotipler belirlenip aşı ile çoğaltılarak genetik materyal bahçeleri oluşturulmuştur. Bitki adaptasyon ve tespit çalışmaları; çölleşme ve rüzgâr erozyonu hassasiyetinin yüksek olduğu bölgeler ile sorunlu toprak koşullarına sahip alanlarda bitkilendirme çalışmalarında kullanılabilecek uygun bitkilerin belirlenmesi ve bitki temininin sürdürülebilirliğinin sağlanabilmesini çözüm olarak sunmaktadır. Geçmişte, rüzgâr erozyonu ve çölleşmeyle mücadelede, bazı iklim dirençli bitki türlerinin kullanılmasının bu tür sahalardaki başarının sağlanmasındaki önemini ifade eden deneyimlere değinilmiştir. Sahanın ekolojik koşulları ve antropojenik etkiler nedeniyle, bitkilendirme faaliyetlerinde sahayı koruma altına almak, arazi ön hazırlığı yapmak, bitki yetiştirmede bazı önemli kriter ve hususların uygulanması bu tür sahaların başarıya ulaşmasında önemli katkı sağlamaktadır. Çalışmaların genel amaçları arasında; sıfır emisyonda kilit rol oynayan yeni karbon yutak alanlarının oluşturulmasının sağlanması, bozulmuş mera ve orman dışı diğer alanların ıslahı, arazi tahribatının dengelenmesine katkı sağlanması, toprak ekolojisini iyileştirme, yem ve gıda kaynağı oluşturma yer almaktadır. Ayrıca, şehirlerde iklim değişikliğini tetikleyen ve iklim değişikliğinden kaynaklanan etkilere karşı iklim dirençli ve doğa temelli çözümler kapsamında yerleşim yeri park-bahçe alanları ve şehir ormanlarındaki kurakçıl bitkilendirme çalışmalarına katkıda bulunma olanaklarını sağlayabilmesi bulunmaktadır.
İklim Değişikliği Kuraklık Kurak ve Yarı Kurak Alan Rüzgâr Erozyonu Çölleşme İklim Dirençli Bitki
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Koruma ve Biyolojik Çeşitlilik |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 2 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 30 Eylül 2024 |
Kabul Tarihi | 3 Kasım 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 1 Sayı: Özel |