Cumhuriyet tarihi boyunca sağlık hizmetlerini geniş halk kitlelerine ulaştırmaya yönelik çabalar birinci basamak sağlık hizmeti sunumunda, 5258 sayılı Kanun ile hayata geçirilen aile hekimliği modeliyle sürdürülmektedir. Ancak gerek hekimlik gerekse yönetsel vazifeleri dolayısıyla birinci basamak sağlık hizmetlerinin merkezinde yer alan aile hekimlerinin, 5258 sayılı Kanun’dan kaynaklanan önemli sorunları bulunmaktadır. Bu sorunların bir kısmı, kanun ve idarenin düzenleyici işlemleri vasıtasıyla birinci basamakta hekimlik görevini ifa eden bir kamu görevlisi grubuna alışılagelmemiş görev, yetki ve sorumlulukların yüklenmiş olmasından kaynaklanmaktadır. Bir diğer kısmı ise söz konusu hekimlerin, aile hekimliği hizmeti içerisindeki hukuki statülerinin tartışmalı niteliğinden ileri gelmektedir. Özellikle bu hususun, öncesinde kamu görevlisi olmayıp, aile hekimliği hizmet sözleşmeleri ile hizmete giren hekimler üzerinde yoğunluk kazandığı görülmektedir. Bu alanda yaşanan sorunların sosyal güvenlik hukukuna yansıması ise Sosyal Güvenlik Kurumu’nun hekimlerin sosyal sigortalılık statüsüne ilişkin uygulamaları üzerinden gerçekleşmektedir. Nitekim Kurum, 2013/11 sayılı Genelgesinin ilgili bölümünde gerekçesi belli olmayan bir yorumlamayla öncesinde kamu görevlisi olmayan aile hekimlerinin sosyal sigortalılık statüsünü, m. 4/I-a kapsamındaki sigortalılık olarak değerlendirmektedir. Halbuki idari hizmet sözleşmelerine dayalı bir şekilde istihdam edilen bu kişilerin 5510 sayılı Kanun’un açık hükmü karşısında m. 4/I-c kapsamındaki sigortalılıklarının kabulü gerekir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Ocak 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 1 Sayı: 76 |