Mondros Mütarekesinin 30 Ekim 1918’de imzalanmasının ardından İtilaf Devletleri, Anadolu’da ki işgalleri için gerekli olan meşru zemini hazırlamış oldular. İtilaf Devletleri Paris Barış Konferansında yapılan görüşmeler sonucu, İzmir’in Yunanistan tarafından işgalini kabul ettiler. 15 Mayıs 1919’da Yunan gemileri İtilaf Devletleri korumasında İzmir’e girdiler. Yunan Efzon Taburları coşkun Rum kalabalığın taşkın hareketleriyle karşılandılar. Türk tarafından atılan bir kurşunla Yunan taburunun önündeki bir askerinin yere düşmesi, Yunan işgal kuvvetlerinin erken zamanda cinayetlere başlamasına neden oldu.Yunanlıların İzmir’de yaptıklarının kat ve kat fazlasını Menemen, Bergama, Manisa, Aydın ve işgal ettikleri diğer yerlerde yapmaları halkta genel bir göç hareketine sebep oldu. Göçmenlerin büyük kısmını ise kadınlar, çocuklar ve yaşlılar oluşturmaktaydı. Muğla’nın ilçeleri, Denizli, Afyon, Dinar göçmenlerle dolmuştur. Göçmenlerin durumu ise her bakımdan içler acısıdır. Göçmenler çayırların üzerinde her türlü sağlık hizmetinden mahrum, salgın hastalıklarla boğuşur durumdadır. Avrupa kamuoyunun durumu bir seyirci gibi izlemesine karşı Kuva-yı Milliyeciler kıt imkanlarla göçmenlerin iaşe ve iskan gibi ihtiyaçları için ellerinden geleni yapmışlardır
After signed Montreux Ceasefire Agreement on October 30, 1918, the allied Powers prepared the lawful ground which is necessary for their invasions in Anatolia. In the result of the negotiations in Paris Peace Conference, the allied Powers admitted the invasion of Izmır by Greece. Greek navy occupied in Izmir on May 15, 1919 under the umbrella of allied Powers. Greek Eph Zone battalions were greeted by Greek people in Izmir in excessive motions. Falling on the ground of a Greek soldier in front of the Greek battalion by a fire from Turkish side is the reason of early murders committed by Greek occupations forces. Greeks committed the same murders but more brutal in Menemen, Pergamon, Manisa, Aydın and the other places where they invaded. These brutal murders resulted in a general migration among the people. Immigrants were largely women, children and old persons. Mugla’s villages, Afyon, Denizli and Dinar were full with immigrants. The situation of them was unfortunately heart-breaking in all respects. Immigrants were deprived of every kind of medical services and they were in a situation that they were struggling with the epidemic. In spite of the fact that European public watched this heart-breaking circumstances as an audience, National Forces did their best for the needs, for example food and accommodation, of the immigrants with insufficient facilities
Diğer ID | JA68CZ45FY |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2009 |
Gönderilme Tarihi | 1 Haziran 2009 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2009 Cilt: 8 Sayı: 18 |