A campaign launched by Izmir Journalists Association (IGC) in the year of 1972
to erect a “The First Bullet” monument on behalf of Hasan Tahsin has been approved
throughout the country except for some objections. The opening of the monument, which
was completed within 2 years, was made by the then President of the Republic of Turkey Fahri Korutürk himself on May 15, 1974. As Paul Connerton points out, monuments allow
only certain things to be remembered, while they cause the others to be forgotten through a
kind of discrimination. In other saying, monuments lead us to remember our past, however
they hide it at the same time. “The First Bullet” monument has transformed the thesis that
“Hasan Tahsin initiated the national struggle by being the first to open fire” into a “certain”
and “accurate” historical fact by causing different narratives, opinions and objections to be
forgotten.
With reference to the reality that there might be lots of different testimonies owing
to various reasons, this study is based on different testimonies and narratives with regard to
“the first bullet” in Izmir on May 15, 1919. It aims to reveal all the dimensions related to the
issue objectively through various testimonies without predicating on any premises, rather
than seeking an answer to the question “who was the first to open fire”.
1972 yılında İzmir Gazeteciler Cemiyeti tarafından Hasan Tahsin adına bir “ilk
kurşun” anıtı dikilmesi için başlatılan kampanya ülke genelinde bir kaç itiraz dışında
topyekûn destek bulur. İki yıl içinde tamamlanan anıtın, açılışını 15 Mayıs 1974 günü bizzat
dönemin Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk gerçekleştirir. Paul Connerton’un belirttiği gibi
anıtlar, yalnızca bazı şeylerin hatırlanmasına izin verirken, bir çeşit ayrımcılıkla diğerlerinin
de unutulmasına neden olmaktadır. Başka bir deyişle anıtlar geçmişi hatırlamamızı sağladığı
kadar aynı zamanda onu saklamaktadır1
. “İlk kurşun” anıtı; zamanla bu konudaki farklı
anlatıları, görüşleri ve itirazları unutturarak, “Hasan Tahsin’in ilk kurşunu atarak milli
mücadeleyi başlattığı” tezini, “kesin” ve “keskin” bir tarihsel doğruya dönüştürmüştür.
Bu çalışma; herhangi tarihsel bir olay üzerine çeşitli nedenlerden dolayı bir çok
farklı tanıklıklar olabileceği gerçeğinden hareketle, 15 Mayıs 1919 günü İzmir’de atılan “ilk
kurşuna” dair farklı tanıklıklara ve anlatılara dayanmaktadır. “İlk kurşunu kim veya kimler
attı?” sorusuna cevap aramaktan ziyade, hiç bir ön kabule yaslanmadan nesnel bir yaklaşımla
hadiseyi, çeşitli tanıklıklar üzerinden bütün boyutları ile ortaya koymayı amaçlamaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 26 Temmuz 2019 |
Gönderilme Tarihi | 9 Nisan 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 19 - İzmir'in İşgali |