İstanbul’un Türkler tarafından fethi, Hristiyan dünya açısından doğuya karşı
dikkatlerin odaklanmasına sebebiyet vermiştir. Zira İstanbul uzun süre Osmanlı Devleti ile Batı
arasında bir tampon bölge, adeta fren vazifesi görmüştür. İstanbul’un fethi sadece boğazların
egemenliğini Türklere bırakmamış, doğu sorununda yeni bir sayfa açmıştır. Nitekim, Batılı
güçlerin Osmanlı Devleti’nin topraklarına el koyma amacıyla aralarında yürüttüğü diplomasi
mücadelesinin bir başka ayağını İstanbul oluşturmuştur. Batı açısından adeta bir kızıl elma
olan İstanbul yüzlerce yıl gizli paylaşım antlaşmalarının hedefinde olmuştu. Fakat Batılı
devletlerin aralarındaki rekabet, İstanbul özelinde Türkiye’nin paylaşım masasına gelmesini
sürekli ertelemiştir. Batı bir taraftan İstanbul’un Türklerin elinde olmasını hazmedemezken,
diğer taraftan Türkiye’de yaşayan gayrimüslimlerin Türk egemenliğinde kalmasını asla
kabullenememiştir. 20.yüzyıla kadar İstanbul’a sahip olma isteği Fransa, Yunanistan, Rusya
ve hatta Bulgaristan tarafından sıklıkla açığa vurulmuştur. Özellikle İstanbul’un geleceği
Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasıyla Batı başkentlerindeki siyasiler nezdinde en önemli
tartışma konularından biri olmuştur. Sürekli düşman devletlerin hırslarının hedefinde olan
İstanbul’u ele geçirme hususunda İngilizler Fransızlarla ters düşmüştür. İngilizlerce silah
ve mühimmatça desteklenen Yunanistan, kendini Roma imparatorluğunun mirasçısı olarak
gördüğünden İstanbul üzerinde hak iddia etmiştir. Fakat Yunanistan’ın hırslarına gem vuran
devletlerden biri İtalya olmuştu. Millî Mücadele’de İtalya Türkiye ile yakınlaşırken İtalyan
Hükümetini tüm olanaklarıyla destekleyen tek devlet Vatikan’dı. Millî Mücadele yıllarında
İstanbul hakkında öne sürülen görüşlerden biri de, kentin uluslararası bir statüye sokulmak
istenmesiydi. Bu çalışmada Millî Mücadele’de Batı kamuoyundaki İstanbul’un geleceği
tartışmalarına değinilecektir.
Doğu Sorunu İstanbul Gayrimüslimler Türkler İngiltere Fransa Rusya İtalya.
The Conquest of İstanbul by the Turks caused the Christian world to focus attention
on the east. Because İstanbul has served as a buffer zone, almost a break between the Ottoman
Empire and the West for a long time. The conquest of İstanbul didn’t only leave dominance of
the strait to the Turks, but also opened a new page in the eastern problem. As a matter of fact,
another leg of the diplomatic struggle between the western powers in order to seize the lands
of the Ottoman Empire was İstanbul. İstanbul, which is almost a red apple for the west, has
been the target of secret sharing agreements for hundreds of years. Until the 20th century, the
desire to possess it was revealed by France, Greece, Russia and even Bulgaria. Greece, which
was supported by the British with weapons and ammunition in seizing İstanbul, which was
always the target of the ambitions of rival states,claimed rights over İstanbul as it saw itself
as the heir of the Roman Empire. But one of the states that curbed Greece’s ambitions was
the Vatican that supported the İtalian government with all its means, while İtaly was getting
closer to Türkiye during the national struggle. What led the Vatican to this path was the
Orthodox patriarchate, which received great support from the Greek government. One of the
views put forward about İstanbul was that the city should be given an international status. In
this paper, the discussions on the future of İstanbul during the national struggle period will
be analyzed.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türkiye Cumhuriyeti Tarihi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 21 Temmuz 2023 |
Gönderilme Tarihi | 19 Kasım 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 23 Sayı: 46 |