İklim değişikliği, insan faaliyetleri sonucu artan gazı emisyonları ve ozon tabakasının incelmesi neticesinde küresel ölçekte ciddi bir tehdit hâline gelmiştir. Bu durum; yaşam hakkı, barınma hakkı, sağlık hakkı ve gıda hakkı gibi temel insan haklarını doğrudan etkilemekte tarım arazilerinin kaybı, su kaynaklarının tükenmesi, kıtlık, çölleşme ve kitlesel göç gibi riskleri de önemli ölçüde artırmaktadır. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi, Kyoto Protokolü ve Paris Anlaşması gibi uluslararası çevre hukukuna ilişkin andlaşmalar, devletlerin sera gazı emisyonlarını azaltma ve çevreyi koruma yönündeki yükümlülüklerini düzenlemektedir. Ancak bu belgelerin çoğunda bağlayıcı ve etkili denetim mekanizmalarının bulunmaması uygulamada boşluklara yol açabilmektedir. Buna karşılık, uluslararası insan hakları hukuku, devletlere iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı bireyleri koruma yönünde pozitif yükümlülükler yüklemektedir. Bu kapsamda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Verein KlimaSeniorinnen Schweiz ve diğerleri/ İsviçre kararında, İsviçre’nin yetersiz iklim politikalarının başvurucuların özel hayata ve aile hayatına saygı hakkını ihlal ettiği sonucuna varılmıştır. Söz konusu karar, insan hakları sözleşmelerinde doğrudan iklim değişikliğine ilişkin açık bir düzenleme bulunmasa dahi mevcut haklar üzerinden iklim değişikliğinin sebep olduğu ihlallere karşı bir koruma sağlanabileceğini göstermektedir. Bu yönüyle insan hakları hukuku, iklim değişikliğinin azaltılmasında alternatif ve etkili bir araç olarak değerlendirilmelidir.
İklim Değişikliği İnsan Hakları Uluslararası Hukuk Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Özel Hayata ve Aİle Hayatına Saygı Hakkı
Climate change has become a serious threat on a global scale as a result of increasing greenhouse gas emissions and ozone depletion as a result of human activities. This situation directly affects fundamental human rights such as the right to life, the right to housing, the right to health and right to food, and significantly increases risks such as loss of agricultural land, depletion of water resources, famine, desertification and mass migration. International environmental law treaties such as the United Nations Framework Convention on Climate Change, the Kyoto Protocol and the Paris Agreement regulate the obligations of states to reduce greenhouse gas emissions and protect the environment. However, the absence of binding and effective enforcement mechanisms in most of these instruments may lead to gaps in practice. On the other hand, international human rights law imposes positive obligations on states to protect individuals against the adverse effects of climate change. In this context, the European Court of Human Rights in Verein KlimaSeniorinnen Schweiz and Others v. Switzerland concluded that Switzerland’s inadequate climate policies violated the applicants' right to respect for private and family life. The decision in question shows that even if there is no explicit provision directly related to climate change in human rights treaties, protection against violations caused by climate change can be provided through existing rights. In this respect, human rights law should be considered as an alternative and effective tool in mitigating climate change.
Climate Change Human Rights International Law European Court of Human Rights Right to Respect for Private and Family Life
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | Çevre Hukuku, Uluslararası İnsani ve İnsan Hakları Hukuku |
| Bölüm | Araştırma Makalesi |
| Yazarlar | |
| Gönderilme Tarihi | 23 Haziran 2025 |
| Kabul Tarihi | 4 Ağustos 2025 |
| Erken Görünüm Tarihi | 12 Ağustos 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Sayı: Advanced Online Publication |