Cehennem azâbının ebedîliği konusu,
İslâm tarihinin ilk devirlerinden itibaren bir ilmî mesele olarak ele alınmıştır.
Günümüzde de bu tartışmalar devam etmektedir. Asr-ı
saadetten uzaklaşıldıkça, yabancı kültürlerin etkisiyle İslâm âleminde
Kur’an’dan sapmalar baş göstermiş ve birçok bozuk görüşler, inançlar ve
fırkalar ortaya çıkmıştır. Bunların desteklenmesi amacıyla da hadisler uydurulduğu
tarihsel olarak variddir. Kur’an âyetleri de keyfi olarak te’vil edilmiştir. Makalede
bu görüş müzakere olunacaktır.
İslâm’dan önceki inanç sistemlerinde de
tartışılan bu konuda, dinler tarihi alanında önemli incelemeleriyle tanınan
Makdisî (ö.355/966), uhrevî cezanın mevcudiyetini benimsemeyen hiçbir din mensubunun
bulunmadığını ve genellikle cezanın hak edildiği kadar devam edip bir gün sona
ereceğinin kabul edildiğini söyler.
Azâbın ebedî olup olmaması noktasında
yapılan değerlendirmelerin, Kur’an’ın ilgili ayetlerinde geçen huld “خلد” ve
ebed “ابد” kelimelerinin sözlük anlamı dışında kazandığı terim anlamı ve yorum
farklılıkları üzerinden yapıldığı görülmektedir. Özellikle mezheplerin ortaya
çıktığı ve insanlara tesir ederek görüşlerini
kendi yollarına çekme çabalarının yoğun olarak
yaşandığı dönemlerde bu tarz tartışmaların hız kazandığı
anlaşılmaktadır.
Cehennem azâbının ebedî olmadığı
fikri Mevlanâ Celâleddîn-i Rûmî (ö.672/1273), İbn Teymiyye (ö. 728/1328), İbn
Kayyım el-Cevziyye (ö.751/1350) ve İbnu’l-Vezir’in (ö.840/1436) yanısıra Musa
Carullah Bigiyef ve İsmail Hakkı İzmirli gibi bazı son devir âlimleri
tarafından da benimsenmiştir.
Ehl-i sünnet’in büyük çoğunluğu ile
Mu’tezile, Şia ve Haricîler ahirette kâfirlere uygulanacak azâbın ebedî olduğu
fikrini benimsemişlerdir.
Ehl-i sünnet kelamcıları, اِلَّا
طَرٖيقَ جَهَنَّمَ خَالِدٖينَ فٖيهَا اَبَدًا وَكَانَ ذٰلِكَ عَلَى اللّٰهِ
يَسٖيرًا “(Allah onları) ancak içinde ebedî kalacakları cehennemin yoluna
iletir. Bu ise Allah'a çok kolaydır.” (Nisâ, 4/169;
Ahzâb, 33/65) mealindeki âyetlere dayanarak, cehennem hayatının sonsuz olduğu
fikrini benimsemiş, bunun aksini savunan Cehmiye’yi bid’atçi olarak
nitelendirmişlerdir.
Nitekim zikredilen âyet ile birlikte
yine Kur’an’da geçen : اِنَّ الَّذٖينَ كَفَرُوا وَظَلَمُوا لَمْ يَكُنِ اللّٰهُ لِيَغْفِرَ
لَهُمْ وَلَا لِيَهْدِيَهُمْ طَرٖيقًا “Şüphesiz
inkâr edenler ve zulmedenler (var ya), Allah onları asla bağışlayacak ve doğru
yola iletecek değildir”. (Nisâ,
4:168) âyeti, inkârcılar ve zulmedenler için azâbın ne şekilde olacağını
bildirmektedir.
Araştırmamızda cehennem ve azâbın
ebedîliği süreciyle ilgili kavramlar, Kur’an bütünlüğü bağlamında
değerlendirilmiştir. Kur’an’ı Kerim’deki âyetler, Kur’an’ın bütünlüğü
içerisinde değerlendirilmeyip tek tek ele alınarak yorumlandığında herkesin
kendi doğrularına dayanak bulması son derece kolaydır.
Oysa Kur’an bütünlüğü içerisinde
The question of
the eternity of the hell-of-cause has been dealt with as a problem since the
early ages of Islamic history. Various discussions on this problem are
continuing today.
The eternity of hell or the
punishment has been discussed in the belief systems before Islam. Makdisî,
known for his important observations in the history of religions, was chosen
not to have any religious affiliations that did not adhere to the punishment,
and to continue as long as the combination provided, and was chosen to be a day
off.
As a result of
foreign cultures, deviations from the Qur'an in the Islamic world began and
many distorted views, beliefs and divisions emerged as “Golden age” moved away.
Hadiths were invented for their support; The verses of the Qur’an are distorted
arbitrarily. One of these distorted views is that "the hell is not
eternal.
In this context,
the idea that a kind of paradise life will be experienced in hell, that little
pleasure will be taken, that there will be no wisdom in eternal punishment,
that the divine mercy covers all the believers and the unbelievers, and that
all beliefs are right and correct. Finally, the
pagan, the Ahl-i book, the Mecussi, the Buddhist, all people have been put
forward as “in fact” worshiping Allah.
The justice and
legal system that exists in the life of the world is not always able to
distinguish justice from unjustified and justice. However, Allah, the Absolute
Justice, will take a separate account with the Muslim and the non-Muslim
hereafter. There are many verses in
the Qur'an about this. So the fate of those who believe and do not
believe will be different.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 19 Haziran 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 20 Sayı: 51 (19-06-2017) |