Ṭaḥāwī (d. 321/933) is a Ḥanāfī jurist who lived in the end of the third and the beginning of the fourth centuries. In addition, Ṭaḥāwī’s being known as a muḥaddīth, with his deep knowledge of ḥadīth and fiqh, qawl of al-ṣaḥābī-ḥadīth relationship that touches both fields makes it significant to examine through him. Qawl of al-ṣaḥābī is an important dalīl wielded by the scholars of jurisprudence in the Islamic legal method. Qawl of al-ṣaḥābī is a dalīl with the possibility of samā/ tawqīf in terms of containing the views of the Prophet. Therefore, it is essential to evaluate the relationship of the qawl of al-ṣaḥābī with the Sunna together. In the concept of ijtihād method of Ṭaḥāwī, gives place to the qawl of al-ṣaḥābī after the Qur’ān, Sunna and ijmā respectively among the sharʿī dalīls. By preferences in his works, qawl of al-ṣaḥābī where it interprets tawqīf considers it as Sunna. In the case where the opinion of the qawl of al-ṣaḥābī turns to ijmā abrogates the Sunna. In qawl of al-ṣaḥābī based on ijtihād he applies qīyas. When Ṭaḥāwī’s view of the Sunna and the qawl of al-ṣaḥābī are evaluated together, it can be stated that he covers the framework of the Sunna in a wide scope including qawls of al-ṣaḥābā and tabiīn. In our research, the works belonging to Ṭaḥāwī and the early Ḥanāfī uṣūl al-fiqh works were handled comparatively by using text review and analysis method.
Uṣūl al-Fiqh Ḥanāfī School Ṭaḥāwī Qawl of al-Saḥābī Sunna.
Tahâvî (v. 321/ 933), hicrî üçüncü asrın sonları ile dördüncü asrın başlarında yaşamış Hanefî fakihidir. Tahâvî’nin daha çok muhaddis olarak tanınmasına rağmen hadis ve fıkha derin vukufiyeti, her iki alana da temas eden hadis-sahâbî kavlî münasebetini onun üzerinden incelemeyi daha anlamlı kılmaktadır. Müctehid fakihlerin hüküm istinbâtında başvurduğu sahâbî kavlî, Hz. Peygamber’e dayanması bakımından semâ/tevkif ihtimali bulunan bir delildir. Bu sebeple sahâbî kavlini sünnet birlikte değerlendirmenin lüzumu ortaya çıkmaktadır. Ayrıca Tahâvî’nin sahâbî kavli ile sünnet arasında net bir ayırım yapmaması, Hanefî usûlünün teşekkül süreci açısından önemlidir. Tahâvî, ictihad usûlü anlayışında sahâbî kavline deliller hiyerarşisinde Kur’an, sünnet ve icmâdan sonra yer vermektedir. Eserlerindeki tercihleri dikkate alındığında Tahâvî, sahâbî kavlini tevkife hamlettiği yerlerde sünnet olarak değerlendirmektedir. Hatta sahâbî kavli ve uygulamasının icmâa dönüştüğü durumda sünneti neshedebilecek mertebede gördüğü anlaşılmaktadır. Tahâvî ictihadî olan, re’y ve te’vil ifade eden sahâbî kavlini ise mutlak delil almayıp bu durumdaki sahâbî kavli karşısında kıyasa gitmektedir. Tahâvî’nin sünnete ve sahâbî kavline bakışı birlikte değerlendirildiğinde dönemin hadis anlayışı gereği, sünnetin çerçevesini sahâbe ve tâbiûn kavillerini dahil ederek geniş kapsamda ele aldığı anlaşılmaktadır. Erken dönem Hanefî usûlünde sahâbî kavli hakkında Tahâvî’nin görüşlerinin incelendiği araştırmada metin incelemesi ve analizi yöntemi kullanılmış; Tahâvî’ye ait eserler ile erken dönem Hanefî usûl-i fıkıh eserleri mukâyeseli olarak ele alınmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 24 Sayı: 61 |