Civilizations can not be based on violence; any effort to enhance a civilization through forcefull means and repression would result in an incoherence with human nature. Such reality has long been enshrined in the practise of the prophets and the example of Adam’s son Habil, who responded to repression and riot with fortitude and patience can be understood quite clearly. No matter where it comes, every kind of repression puts constraines in the way to personal betterment and purification. This is why Allah commanded his prophet not to force his people to chose İslam and says that any effort to do this would result in vain. So, the way to improvement, change and construction could only be possible through peace, love, tolerance and persuation not through reppression and bloodshed.
Medeniyetler şiddet üzerine kurulamaz. Zorla, baskıyla bir medeniyetin yükselmesi insan doğasına aykırı bir olgudur. Bu gerçek peygamberlerin mücâdelelerinde görüldüğü gibi, şiddete karşı şiddete başvurmayan, zorluklara sabırla karşılık veren Âdem'in oğlu Habil örneğinden de açık bir şekilde anlaşılmaktadır. Nereden gelirse gelsin, baskı ve zorlamanın her çeşidi, kişiliğin tabiî gelişimini ve arınmaya kavuşmasını engeller. Bu yüzden Yüce Allah, Hz. Peygamber'e insanları İslâm'a girmeleri için zorlamamasını, bunun faydasız olacağını beyân etmiştir. İlerlemenin, değişimin ve yapılanmanın yolu baskı uygulamak, dayatmada bulunmak ve kan dökmekle değil, barış, sevgi, hoşgörü ve ikna ile ancak geçekleşebilir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Nisan 2005 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2005 Cilt: 5 Sayı: 2 |