The foundation has a wide place in the service tradition of the Ottoman Civilization. Statesmen, rich people have donated their goods for charitable purposes to support religious and social human facilities. In this context, one of the state dignitaries whose foundation charter is included in the records is Firuz Aga. No detailed information could be found about this philanthropist. It is possible to reach limited information only from the inscription of the Firuz Aga Mosque in Istanbul registered in his name and the information presented in the foundation as the owner of the foundation. According to this information, Fîruz Aga is the head treasurer of Beyazit the Second, the son of Mehmed the Conqueror. Treasurer is a person who is in charge of protecting the state treasury. In this article, a foundation consisting of fifty leaves, which is understood to belong to Firuz Aga and which, as far as we can determine, has not been studied yet; It has been examined in terms of content, conditions, testament and services. The language of the charter is Arabic. This benevolent person, who is mentioned in the records as the Ottoman Treasurer Firuz Aga, ensured the execution of important services in Istanbul through the foundation he established. The foundation has an unusually long text. The entrance part kept the hamdele (the part in which Allah is praised) and salvele (the part in which salawats are said for the prophet) parts long. There are advices about worldly life here. The importance of the hereafter is explained. Advice is reinforced with verses and hadiths. The owner of the foundation, the donated goods and their management are explained in detail.
Regardless of the factors that led to the establishment of foundations, the foundation as a concept is a mutual aid institution with religious, social, economic and cultural dimensions, which has a written status, aims to serve the society, and emerges from the combination of the trio of people, declarations of will and goods. The foundation, as a civilized institution, is the medicine of rebellion, revolution and disagreements that prevent people from advancing in every field by ensuring peace between classes.
Vakıf, Osmanlı Medeniyetinin hizmet geleneğinde geniş bir yere sahiptir. Devlet adamları ve varlıklı kimseler insana yönelik faaliyetlerin yürütülmesi, dinî ve sosyal hizmetlere destek olmak için hayrî amaçlarla mallarını vakfetmişlerdir. Bu meyanda vakfiyesi kayıtlarda yer almış devlet ricalinden biri de Fîruz Ağa’dır. Bu hayırsever kişi hakkında kaynaklarda detaylı bir bilgiye rastlanamamıştır. Sadece adına kayıtlı İstanbul’daki Fîruz Ağa Camii kitabesinden ve vakfiyenin sahibi olarak vakfiyede sunulan bilgilerle sınırlı malumata ulaşabildik. Bu bilgilere göre Fîruz Ağa, Fatih Sultan Mehmet’in oğlu İkinci Bâyezid Han’ın baş hazinedarıdır. Hazinedar, devlet hazinesini korumakla memur kişidir. Bu makalede Fîruz Ağa’ya ait olduğu anlaşılan ve tespit edebildiğimiz kadarıyla henüz üzerinde bir çalışma yapılmamış elli varaktan oluşan vakfiye; muhteva, şartlar, vasiyet ve hizmetleri açısından incelenmiştir. Vakfiyenin dili Arapçadır. Osmanlı Hazinedarı Fîruz Ağa olarak kayıtlarda zikredilen bu hayırsever insan, kurduğu vakıf vesilesiyle İstanbul’da önemli hizmetlerin yürütülmesini temin etmiştir. Vakfiye, alışılmışın dışında uzun sayılabilecek bir metne sahiptir. Girizgâh kısmı hamdele ve salvele kısmını uzun tutmuştur. Burada dünya hayatına dair nasihatler vardır. Ahiretin önemi anlatılır. Ayetler ve hadislerle nasihatler pekiştirilmiştir. Vakıf sahibi, vakfedilen mallar ve bunların yönetimi geniş geniş izah edilmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İslam Araştırmaları (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Eylül 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: 3 |
Danisname Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.