Bu makalede felsefî ve dinî açıdan birlikte yaşama ve onun temel değerleri konusu tartışılmaktadır. Bir giriş ve dört bölümden oluşan bu çalışmada dinî ve felsefi öğretilerin konuya ilişkin ortak söylemleri karşılaştırılarak analiz edilmiş, başta İslam dini ve felsefesi olmak üzere zaman zaman Batı filozoflarının da konuya ilişkin düşünceleri değerlendirilmiş ve böylece birlikte yaşamanın mahiyeti, temellendirilmesi, değerler alanı irdelenerek ortaya konulmuştur. Bu bağlamda makale temel sorun olarak günümüz dünyasında çokkültürlülüğün ve farklılıkların olumlu yönlerinin yanısıra ?ötekileştirme? gibi olumsuzlukların da beraberinde getirdiği probleme dikkat çekmekte ve probleme ilişkin çözüm yollarını tarihi tecrübelerden ve filozofların görüşlerinden yola çıkarak tartışmaktadır. Makalenin temel tezi insan haklarına ve ahlaka uyarak birlikte yaşayabilecek birey ve toplumlar oluşturmak için uluslararası sözleşmelerin ve bu eksende kurulan uluslararası kurum ve kuruluşların dini, felsefi, ahlakî ve kültürel alt yapı ile desteklenmediği sürece toplumlarda birlikte yaşamanın sağlıklı bir şekilde sağlanamayacağı yönündedir. Araştırmada Batı'nın ve özellikle İslam dünyasının tarihi tecrübelerini, kültürel değerlerini ve medeniyetini kapsayacak mirasını revize etmesi öngörülmektedir. Zira, tarihî ve ilmî gerçekliği olan böyle bir miras irdelendiğinde bugün Müslümanların yaşadığı coğrafyalardayaşanan şiddet olaylarının İslam'la ilişkilendirilmesinin hem İslam'ın teorik yapısına, hem de tarihsel tecrübemizin kaynağı olan İslam medeniyetinin doğasına aykırı olduğu görülecektir. Bu bağlamda makalemizin tezlerinden biri bu türden haksız iddiaların arkasındaki gerçek unsurun Batı'nınbir yandan pozitivizmi ve bencilliği ilke edinerek, Nietzche'nin ?acımasızlık ahlakını? hayat felsefesi haline getirdiği ve bu hayat felsefesi veekonomik çıkarlar uğruna Müslümanları birbirine düşüren dış aktörlerin bulunduğu yönündedir. Çalışmanın diğer tezini ise Müslümanların pek çoğunun İslam'ı, kültürel birikimi ve İslam medeniyetini doğru okuyamayışları gerçeği oluşturmaktadır.Ne var ki, kültürel birikimin ve tarihi tecrübelerin doğru okunması hem Batı'da hem de merzheplerarası ve kültürlerarası çatışmaların daha yoğun yaşandığı İslam dünyasında birlikte yaşama ekseninde ortaya çıkan bir takım sorunların çözülmesi yolunda fanus niteliğinde olacaktır ki, bu da sağlıklı bir sosyal iletişimi sağlayacak temel değerlerin birey ve toplumlarca özümsenmesi açısından büyük önemi haizdir. Birlikte yaşama meselesi dini-ahlakî ve felsefi değerler üzerinden okunursa, onun bireyin kendini aşarak karşıdakini tanımakla, karşıdakine güvenmekle beraber onda güven duygusu uyandırmakla, fiil ve davranışlarına merhamet, sevgi, diğergamlık, ihsan, adalet ve hoşgörü gibi ahlakî erdemlerin hâkim olmasıyla ve yine son olarak da din, inanç ve vicdan özgürlüğünün bilincinde olunarak gerçekleşecek olan bir ideal ve kültür olduğu anlaşılmış olacaktır.
Birlikte yaşama Batı İslam Ahlakî değerler Felsefe İnsan Sosyal iletişim
Diğer ID | JA72AJ24UK |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 14 Sayı: 31 |