Yüzlerce yıllık bir geçmişe dayalı tasavvufî öğretinin bireyi ulaştırmayı hedeflediği “Kemâl” noktası ile analitik psikolojinin kurucusu Carl Gustav Jung tarafından geliştirilen “Bireyleşme” sistemi kıyaslanarak ele alınmıştır. Tasavvuf bireyi kemâle erdirmek amacıyla ortaya koyduğu ilkelerle sistematik bir yapıdır. İslamiyet çatısı altında var olan bu yapı Müslüman bireylerin kendilerine ve hayatlarına anlam yükleyen manevî bir eğitim metodu olarak birçok mistik öğretiyle benzeşmektedir. Bu mistik öğretilerden biri de Jung’un ortaya koyduğu bireyleşmedir. İnsanın psişik bütünlüğünü hedef alan bu yapı tasavvuf gibi kendi içerisinde belli ilkeleri göz önünde bulundurmaktadır. Bireyleşme dini bir olgu olmamakla birlikte ulaştığı noktada Tanrı vardır ve insanın aşkınlığını hedef alan yapısı ona mistik bir öğreti niteliği de kazandırmaktadır. Var olan bütün mistik öğretiler, insanın içinde potansiyel olarak bulunan aşkın olana-hakikate ulaşma ihtiyacının giderilmesi amacına matuftur. Tasavvuf ve bireyleşme, biri dini diğeri psikolojik bir alt yapıya sahip olarak, yöntemleri farklı olsa da ortak hedeflere giden iki ayrı yapıdır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Karşılaştırmalı Dini Araştırmalar |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 20 Eylül 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 |