Amaç: Yüksek riskli prostat kanserinin tedavisinde cerrahi
ve radyoterapi seçenekleri bulunmaktadır. Günümüzde
cerrahi tecrübenin artması nedeniyle yüksek riskli gruba
da cerrahi uygulayan merkezler bulunmaktadır. Kliniğimizde
yüksek riskli prostat kanseri tanısı konulup açık
radikal prostatektomi uygulanan olguların fonksiyonel ve
onkolojik sonuçlarını değerlendirdik.
Yöntemler: Şubat 2011 ve Şubat 2015 tarihleri arasında
radikal prostatektomi uygulanan 203 olgu çalışmaya
alındı. Olguların 20 tanesinin yüksek riskli olduğu anlaşıldı.
Bu olguların demografik ve karakteristik özellikleri
retrospektif olarak toplandı. Yüksek riskli olgular ile diğer
riskteki prostat kanseri olgularının özellikleri istatistiksel
olarak karşılaştırıldı. Yüksek riskli olgularda biyokimyasal
nüks ile ilişkili parametreler incelendi.
Bulgular: Yüksek riskli prostat kanseri tanısı alan olguların
ortalama yaşı 63.1 (aralık 56-69 yaş), ortalama PSA
seviyeleri 14.2 ng/mL (aralık 9-46 ng/mL), ortalama takip
süreleri 27.85 ay şeklinde bulundu. Olguların 11‘inde
(%55) biyokimyasal nüks izlendi. Yüksek riskli olgularda
istatistiksel olarak biyokimyasal nüks ile sadece seminal
vezikül invazyonu arasında ilişki anlamlı çıkmıştır.
Sonuç: Bu bulgular neticesinde yaş, komorbidite ve hasta
tercihi göz önünde bulundurularak yüksek riskli hastalarda
cerrahi seçenek öncelikli olarak düşünülmesi gerekmektedir.
Gleason skorunun onkolojik sonuçları öngörmede
en önemli faktör olduğu ve klinik T3 evrelerin %20
kadarının organa sınırlı hastalık patolojisine sahip olabileceği
unutulmamalıdır. Onkolojik ve fonksiyonel sonuçları
bakımından yüksek risk ve düşük risk arasında anlamlı
bir fark bulunmadığı ancak hastalara cerrahi sonrası ek
tedavilerin gerekebileceği akılda tutulmalıdır.
Objective: There are some treatment choices such as surgery and radiotherapy in the treatment of high-risk prostate cancer. Today, some centers prefer surgical procedures in high-risk group due to increasing surgical experience. In our clinic, we evaluated the functional and oncological outcomes of patients who underwent open radical prostatectomy in high-risk prostate cancer. Methods: Data on 203 patients underwent radical prostatectomy between February 2011 and February 2015 were investigated. There were 20 cases in high-risk group. Characteristics and demographic datas of these patients were collected retrospectively. The characteristics of high-risk patients with other risk cases were compared statistically. Parameters associated with biochemical recurrence were examined in high-risk patients. Results: Mean age of patients was 63.1 years (range 56-69 years), the average PSA level were 14.2 ng / ml (range 9-46 ng / mL) and median follow-up was 27.85 months in high-risk prostate cancer. Biochemical recurrence was detected in 11 cases (55%). A statistically significant correlation was seen biochemical recurrence between seminal vesicle invasions in high-risk patients. Conclusion: Surgical options should be first preference in high-risk patients considering age, co-morbidity and patients choice in the result of these findings. Gleason score is the most important factor in predicting oncological outcomes and organ-confined disease may be in 20% of clinical stage T3. There is no significant difference between high risk and low risk patients in oncologic and functional outcomes but should be kept in mind additional treatment may need after surgery
Diğer ID | JA46GJ33AU |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Eylül 2016 |
Gönderilme Tarihi | 1 Eylül 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 43 Sayı: 3 |