Objective: In this study, we aimed to evaluate the characteristic of patients with supraventricular tachycardia for proper diagnosis and treatment in Southeast Anatolian region. Methods: The study was has a retrospective cross-sectional design. One hundred eighty-seven consecutive patients who underwent catheter ablation of SVT between June 2012 and April 2014 at the Dicle University Heart Hospital were included in the study. In those patients, in whom the arrhythmia substrate was identified, ablation therapy was carried out using radiofrequency (RF) energy. Results: Among SVTs 119 (63.6%) patients had atrioventricular nodal re-entry tachycardia (AVNRT), 20 (10.7%) patients had concealed atrioventricular re-entry tachycardia (AVRT), 40 (21.4%) patients had Wolf Parkinson White (WPW) syndrome, and 8 (4.3%) patients had atrial tachycardia. RF ablation was applied on 184 patients. Overall RF ablation success rate was 96.2%. Overall recurrence was 8 (4%) of 187 patients during the follow-up period 12 ± 6 (1-23) months. The recurrence was 4 (3.4%) of 119 patients in AVNRT, 2(5%) of 40 patients in WPW syndrome and 2 (10%) of 20 patients in concealed AVRT. There was no statistically significant difference between groups in terms of recurrence. Two patients having AVNRT ablation died due to acute coronary syndrome in clinical follow-up. Conclusion: The acute and long-term success rates of SVT ablation were in accordance with literature. The other characteristics of SVT were similar with the current data.
Amaç: Bu çalışmamızın amacı Güneydoğu Anadolu bölgesinde supraventriküler taşikardilerin (SVT) tanı ve tedavisinin klinik özelliklerinin değerlendirilmesidir. Yöntemler: Çalışma retrospektif olarak yapıldı. Haziran 2012 ve Nisan 2014 süresinde, Dicle Üniversitesi Kalp Hastanesinde ablasyon tedavisi amacıyla kateter ablasyon laboratuarına alınan ardışık 187 hasta çalışmaya dahil edildi. Aritmi ayırıcı tanısı yapıldıktan sonra aritmi odağı radyofrekans (RF) yöntemi ile ablasyon yapıldı. Bulgular: Supraventriküler taşikardili hastaların 119\'u (%63,6) atriyoventriküler (AV) nodal reentran taşikardi (AVNRT), 20\'si (%10,7) gizli AV reentran taşikardi (AVRT), 40\'ı (%21,4) Wolf-Parkinson-White (WPW) sendromu ve 8\' i (%4,3) atriyal taşikardi olarak saptandı. Yüz seksen dört hastaya RF ablasyon tedavisi uygulandı. Genel olarak RF ablasyon başarısı % 96,2 idi. Genel olarak 12 ± 6 (1-23 ay) aylık sürede 8 (%4) hastada nüks gelişti. Nüks gelişen hastaların 4 (%3,4)\'ü AVNRT, 2 (%5)\'si WPW sendromu ve 2 (%10)\' si gizli AVRT olduğu saptandı. Gruplar arasında nüks açısından istatiksel olarak fark yoktu. Takiplerde AVNRT ablasyonu yapılmış olan 2 hasta akut koroner sendrom nedeniyle öldüğü saptandı. Sonuç: Supraventriküler taşikardili hastaların özellikleri literatür bilgileri ile benzerlik göstermektedir ve kliniğimizde SVT hastalarının tanı ve tedavisi literatür ile uyumlu olarak başarılı bir şekilde yapılmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sağlık Kurumları Yönetimi |
Bölüm | Araştırma Yazıları |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2014 |
Gönderilme Tarihi | 1 Mart 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 Cilt: 41 Sayı: 4 |