Öz
1960’lı yıllarda dünyada feminist hareket odağını toplumsal cinsiyet rollerine dayalı ayrımcılığa çevirmiş, kadının özgürlüğünü ve varoluşunu sınırlayan geleneksel cinsiyetçi bakış sorgulanmaya başlamıştır. Söz konusu meselenin Türk edebiyatında özellikle ‘68 kuşağı yazarlarının eserlerinde sorunsallaştırıldığı görülmektedir. 60’lı yıllarda yazmaya başlayıp önemli eserlerini 70’lerde ve sonrasında yayımlayan Tomris Uyar, Adalet Ağaoğlu, Sevim Burak, Füruzan ve Sevgi Soysal gibi yazarlar aracılığıyla kadının edebiyattaki temsili başka bir boyuta taşınmış, mesele toplumsal cinsiyet rollerine dayanan eşitsizlik ve erkek hegemonyasının belirleyici/baskın diline karşı güçlü bir tavır alış üzerinden tartışılmaya başlamıştır. Sevgi Soysal, kadın meselesi konusundaki duyarlılığı, öğretilmiş düşünüş ve davranış kalıplarına karşı sorgulayıcı, eleştirel, kimi zaman da başkaldıran tutumu ile öncü bir rol üstlenmiştir. Kadının, cinsiyet rollerinden sıyrılarak özgürlüğünü kazanma, varoluşunu kendi iradesi, arzuları, istekleri, yönelim ve tercihleriyle gerçekleştirme mücadelesi yazarın tüm yapıtlarında güçlü bir izlek olarak yer almaktadır. Bu çalışmada Sevgi Soysal’ın, Tutkulu Perçem (1962), Venüslü Kadınlar (1965), Tante Rosa (1968), Yürümek (1970), Yenişehir’de Bir Öğle Vakti (1973), Şafak (1975), Barış Adlı Çocuk (1976) başlıklı eserlerinde kadın temsilleri üzerinde durulacak ve kadınlık durumları toplumsal cinsiyet bağlamında incelenecektir.
In the 1960s, the feminist movement focuses on the gender-based discrimination, challenging the sexist views confining women’s freedom and existence in the world. This issue has been problematized in Turkish literature especially in the works of the ‘68 generation authors. Beginning to write in the 60’s and flourishing in the 70’s and later, authors such as Tomris Uyar, Adalet Ağaoğlu, Sevim Burak, Füruzan ve Sevgi Soysal enrich and deepen the representation of women in literature and take a firm stance against gender-based inequality and the determining and oppressive language of male hegemony. Sevgi Soysal has assumed a leading role with her sensitivity on women’s issue and her questioning, critical and sometimes rebellious attitude against traditional sexist roles and patterns of taught and behaviour in society. The struggle of women to gain freedom by getting rid of gender roles and to realize their existence with their own will, desires, orientation and preferences is a strong theme in all of the author’s works. In this study, women’s representations in Sevgi Soysal's Tutkulu Perçem (1962), Venüslü Kadınlar (1965), Tante Rosa (1968), Yürümek (1970), Yenişehir’de Bir Öğle Vakti (1973), Şafak (1975), Barış Adlı Çocuk (1976) will be emphasized and femininity situations will be examined in the context of gender.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | MAKALELER |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 23 Mart 2022 |
Kabul Tarihi | 18 Şubat 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 25 |
Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi Creative Commons Atıf-GayrıTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY-NC-ND 4.0) ile lisanslanmıştır.