Gerçekliğin bilinmesi ve lisanda ifade edilebilmesi sorunu genelde epistemolojinin özelde bilim felsefesinin en önemli tartışma konuları arasındadır. Bu makalede gerçekliğin lisan aracılığı ile tasvirinin mümkün olup olmadığı sorusu, mühendislik bilimleri, mantık, yapay zekâ ve bilim felsefesi ile ilgili titiz ve derinlikli çalışmalar yapan Şakir Kocabaş’ın yaklaşımı üzerinden ele alınıp tartışılmaktadır. Felsefe-Bilim’de karşılaşılan sorunların doğru anlaşılması ve çözülebilmesi için öncelikle İfadelerin Gramatik Ayırımının yapılması gereğine dikkat çeken Kocabaş gerçekliğin bugüne kadar Batı düşünce geleneği ve tercüme hareketi sonrası İslam düşüncesi içinde tamlıkla ve tutarlı olarak tasvir edilemediğini, bu görevi ancak ve sadece güçlü ve doğru bir kavram sisteminin (lisan) yerine getirebileceğini ileri sürmekte, bu amacı gerçekleştirmek üzere güçlü ve doğru lisanın biricik kaynağı olarak kabul ettiği Kur’an kavramlarını analitik yöntemlerle araştırmaktadır. Bu makalede Kocabaş’ın geliştirmeye çalıştığı bilim anlayışı ile onun İslam ve Batı düşünce tarihi hakkındaki yargıları eleştirel bir gözle incelenmektedir. Üç adımda ele alınan Kocabaş’ın projesinde ifadelerin gramatik
ayrımına yönelik uyarıları zorunlu, fizik ile gerçeklik arasında
kurmak istediği ilişki mümkün, Kur’an kavramlarına dayalı
bilim arayışı ise muhal olarak tavsif edilmektedir.
The problem of knowledge and description of reality in language
is among the most significant problems of epistemology
in general and philosophy of science in particular. In this
article, the question of whether it is possible to accurately
depict reality through language has been discussed through
the studies of Şakir Kocabaş, who made a rigorous and profound
analysis concerning engineering, applied sciences,
logic, artificial intelligence, and philosophy of science. For
both understanding and truly solving the problems encountered
within philosophy-science, Kocabaş first pointed out
the necessity of Grammatical Distinctions of the Statements.
He asserted reality, which could not be described accurately
and consistently up to today within both the Western tradition
and Islamic thought of the post-translation movement,
might be described accurately only by means of a powerful
and true conceptual framework. To accomplish this task he
attempted to investigate the concepts in the Qur’an, which
he regarded as the unique source of powerful and true language.
In this article the scientific approach Kocabaş tried
to develop and his overall judgments on both Western
and Islamic traditions are critically examined. The project
Kocabaş classified and analyzed was in three steps: his
warnings about grammatical distinctions characterized as
obligatory, his efforts to reconcile between physics and reality
as possible, and finally his inquiry into science relying
upon the concepts of the Qur’an as impossible.
Diğer ID | JA35VT82EV |
---|---|
Bölüm | Makale |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 Sayı: 36 |