Haber-i vâhidlerin itikadi konularda delil olması öteden beri tartışılan bir konudur. Cumhur ulema geliş yolu itibariyle zannîlik taşıdığından âhâd tarikle gelen hadislerin itikadda delil olmasını doğru bulmamıştır. Ehl-i hadis uleması ise haber-i vâhidlerin hem itikadi hem amelî konularda delil olacağı kanaatindedir. Bir kısım ulema da bazı karinelerle desteklenmiş haber-i vâhidlerin kesinlik taşıyacağını ve dolayısıyla itikadda da delil olabileceğini söylemişlerdir.XX. yüzyılın başlarında Mısır’a yerleşen Osmanlı’nın son Şeyhülislâm vekili Muhammed Zâhid el-Kevserî bulunduğu coğrafyadaki bazı Müslüman aydınların Hz. İsa’nın nüzûlü konusu bağlamında haber-i vâhidin itikadda delil olamayacağını iddia etmelerine karşı çıkmış ve bu konuda kitap ve makaleler yazmıştır. Ona göre haber-i vâhid sübûtu açısından zannî olsa da itikad oluşturmaya yetecek bir bilgi verebilir. Zira inanmak kalbin amelidir. Haber-i vâhid amelî konularda delil sayıldığına göre bu konuda da itibara alınması mümkündür. Ayrıca Buhârî-Müslim tarafından nakledilmiş olmak gibi ilave bir özelliğe sahip haberler de bazı âlimlere göre kesinlik taşımaktadır. Sonuçta Kevserî geçmişte ulemanın itikadi konularla ilgili hadisleri derlemelerini ve akâidkelâm kitaplarında her türlü hadisi kullanmalarını da delil getirerek haber-i vâhidden itikad oluşturmada yararlanılabileceği kanaatine varmıştır
The authority of individual hadiths has long been debated in
the Islamic literature. Majority of scholars argue that individual
hadiths are not taken as evidence in theology because
they yield only probable knowledge. Partisans of hadith, on
the other hand, believe that individual hadiths can be evidence
in both legal and theological matters. A third group
of scholars maintain that individual hadiths supported by
circumstantial evidence can provide certain knowledge and
therefore become binding in matters of faith as well.
Muhammad Zahid al-Kawthari, the deputy of the last Ottoman
Shaykh al-Islam who settled in Egypt in the early 1900’s,
penned books and articles in order to refute some Muslim
intellectuals’ claim that individual hadiths have no capacity
to be evidence in theology. For him, though the transmission
of individual hadiths is only probable, they can still yield
knowledge strong enough to establish a theological principle
because believing is the action of the heart; therefore they
can be taken into account in theology just as they are considered
evidence in legal matters. Additionally, according to
some scholars, reports that possess extra privileges such as
being narrated by Bukhari or Muslim yield certainity. Thus,
Kawthari has concluded that individual reports can be used
to establish a theological principle by asserting that scholars
of the past collected every type of theological traditions and
contained them in their books on theology.
Theology Individual Hadith Certain Knowledge Probable Knowledge Kawthari
Diğer ID | JA35VU83RA |
---|---|
Bölüm | Makale |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 Sayı: 37 |