In this study, I examine the hermeneutic approach to consciousness, truth, and language. Based on the hermeneutic approach, it is claimed that consciousness is the consciousness of something, rather than a disengaged entity that connects with others when necessary. It is also claimed that truth is not a correspondence between reality and its linguistic expression assumed by the classical correspondence
theory, that this is a layer of the basic truth, and that truth is actually an event. Finally, it is argued that language is more than just a tool for communication; it is also a structure that carries meaning and thus determines both consciousness and understanding of truth.
Bu çalışmada hermeneutik düşüncenin bilinç, hakikat ve dile dair yaklaşımını analiz etmekteyiz. Makalede, hermeneutik yaklaşımdan hareketle, bilincin bağlantısız fakat gerektiğinde bağlantı kuran bir yapı değil, her daim bir şeyin bilinci olduğu iddiasında bulunulmaktadır. Hakikatin, klasik mütekabiliyet teorisinin varsaydığı gerçeklik ve onun dilsel ifadesi arasındaki uyuşum olmadığı, mütekabiliyet teorisinin temel hakikatin bir katmanı olduğu, hakikatin aslında bir olay olduğu iddia edilmektedir. Dilin ise sadece iletişimi sağlayan nötr bir araç değil, bizatihi anlamı taşıyan, dolayısıyla hem bilinci hem de hakikat anlayışını belirleyen bir yapı olduğu ileri sürülmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makale |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 3 Temmuz 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 28 Sayı: 54 |