Çevredilbilimi (eco-linguistics) çok dilliliğe, dillerin korunmasına ve geliştirilmesine vurgu yaparak diller arası etkileşimi araştıran bir alan olarak 70’li yılların başından itibaren önem kazanmış disiplinler arası bir çalışma alanıdır. Çevredilbilimi, dil-toplum-kültür-çevre ilişkisine ve sorunlarına bilinen, kalıplaşmış resmi çerçevenin dışında bakar ve biyolojideki çeşitliliğe benzer bir çeşitliliğin kültür ve dilde de olması gerektiğini savunur. Dil doğal bir kaynaktır tıpkı bitkiler ve hayvanlar gibi. Çevrebilimi, çevremizde önemli bir yere sahip olan bitki, hayvan vd. doğa unsurlarının korunmasını ve doğal ortamında yaşamasını dikkate alır. Çevredilbilimi de (insan için) en az bir bitki veya bir hayvan kadar değeri olan dilin korunması ve kendi doğal ortamında yaşaması üzerinde durur. 19. yüzyılın sonunda Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan Kazan Tatarlarının küçük bir kısmı Eskişehir’in Çifteler ilçesi Osmaniye köyüne gelip yerleşmişlerdir. Uzun yıllar kendi köy ortamlarında Kazan Tatar kültürünü yaşatan ve dillerini kullanan Tatarlar, eğitim, geçim sıkıntısı, evlilik vd. nedenlerden dolayı köylerine terk ederek başta Eskişehir olmak üzere büyük yerleşim birimlerine göç etmişlerdir. Böylelikle uzunca bir süre günlük hayatta etkin bir şekilde kullanılan Kazan Tatar Türkçesi, giderek alan boşaltmış ve yerini Türkiye Türkçesine bırakmıştır. Bu durum çevredilbilimi açısından bir kayıptır. Bu bağlamda Kazan Tatar Türkçesinin alan boşaltarak belli yaş aralığında kullanıyor olması başta Kazan Tatarları olmak üzere ve çevreye duyarlı herkes tarafından dikkate alınmalıdır. Bu bildiride (yukarıda verdiğimiz bilgiler ışığında) Eskişehir’de konuşulan Kazan Tatar Türkçesinin çevredilbilimsel açıdan incelemesi yapılacaktır.
Eco-linguistics is an interdisciplinary field of study that emphasizes multilingualism, preservation and development of languages and studies the interaction among languages. This field of study has become more of an issue since the early seventies. Eco-linguistics, perceives language-society-culture-environment relationship and problems through a framework different from the common, stereotyped, formal one. It supports the idea of a variety in language and culture similar to the one in biology. Similar to plants and animals, language is a natural source. Environmental science (bionomics), puts emphasis on the issue that plants, animals and other elements of nature should be preserved and live in their habitat. Similarly, eco-linguistics mentions the necessity of language, which is as important as plants and animals, being preserved and living in its natural environment. Soma of Kazan Tatarians who had to move to Turkey in the late 19th century settled in the village Osmaniye in Çifteler district of Eskişehir. These Tatarians who had preserved their culture and language for many years had to leave their village and move to cities, especially Eskişehir, due to some reasons such as education, financial difficulties and marriage. Thus, Kazan Tatarian Turkish that had been used effectively in daily life for a long time gave its place to Turkey Turkish. This case can be considered as a loss in terms of eco-linguistics. In this sense, the fact that Kazan Tatarian Turkish is used only by people at a certain age range should be taken into consideration by the ones who are environmentally conscious and especially by Kazan Tatarians. In this paper, in the light of the information stated above, Kazan Tatarian Turkish is studied from the point of eco-linguistics.
Diğer ID | JA35RS54EV |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 13 Temmuz 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2013 Sayı: 7 - Sayı: 7 |