Purpose: The purpose of the present study was to gain insight into the solution-oriented modalities utilized by Speech and Language Therapists (SLTs) in clinical diagnosis and intervention for children with Speech Sound Disorder (SSD).
Method: A constructivist modality was employed within a qualitative paradigm, with phenomenology serving as the main study methodology to delve into how SLTs administer therapy to children with SSD. Interpretive phenomenology was chosen as the analytical modality to uncover the often unconscious meanings embedded in common life practices. 12 SLPs with professional experience ranging from 1 to 20 years participated in the research. The research data were collected through online access and semi-structured one-on-one interviews between the researcher and the participants. The semi-structured interviews were transcribed, and a dataset was created.To strengthen the validity of the research findings, direct quotes from the participants were included when compiling the report. To ensure the consistency of data analysis, the data was analyzed by another field expert other than the researchers.
Results: The findings indicate that SLTs employ a range of evaluations for diagnosing SSD, often complemented by observation and a case design approach. The selection of intervention strategies is influenced by factors such as the child's preferences, age, specific diagnosis, and severity of the disorder. Additionally, SLTs emphasize the significant role of parents in both the diagnosis and intervention processes.
Conclusion: These findings underscore the necessity for (a) distinguishing which condition, SSD or any accompanying disorders, is more pronounced in the child, (b) the development of a fast and easy-to-apply comprehensive differential diagnosis tool to assess daily life participation, (c) updates to existing evaluation tools, and (d) the dissemination of practices/training to promote the preference for evidence-based intervention modalities in clinical practice for SSD.
speech-sound disorders clinical decision-making evaluation therapy approaches
Amaç: Bu çalışmanın amacı, konuşma sesi bozukluğu (KSB) olan çocuklara yönelik klinik tanı ve müdahalede dil ve konuşma terapistleri tarafından kullanılan çözüm odaklı yöntemler hakkında fikir edinmektir. Bu doğrultuda, ilgili araştırma ile türkiye’de görev yapan DKT’lerin KSB ile ilgili görüşleri, KSB’ye sahip bireyleri değerlendirme süreçleri, KSB müdahalesinde uyguladıkları yöntemler, KSB’si olan çocukların terapi sürecinde ebeveyn rolleri hakkındaki görüş ve uygulamaları araştırılmıştır.
Yöntem: Niteliksel bir paradigma içinde yapılandırmacı bir yöntem kullanılmış ve dil ve konuşma terapistlerinin konuşma sesi bozukluğu olan çocuklara terapiyi nasıl uyguladıklarını araştırmak için yorumlayıcı fenomenoloji analiz yöntemi kullanılmıştır. Araştırmaya 1 ila 20 yıl arasında değişen mesleki deneyime sahip 12 DKT katılmıştır. Araştırma verileri çevrimiçi erişim ve araştırmacı ile katılımcılar arasındaki yarı yapılandırılmış bire bir görüşmeler yoluyla toplanmıştır. Yarı yapılandırılmış görüşmeler yazıya dökülmüş ve bir veri seti oluşturulmuştur. Bulguların yorumlanması aşamasında, herhangi bir genelleme yapılmadan veriler analiz edilmiştir. Araştırma bulgularının geçerliliğini güçlendirmek için, katılımcı ifadelerinden doğrudan alıntılar eklenmiştir. Veri analizinin tutarlılığının sağlanması için ise veriler araştırmacılar dışında başka bir alan uzmanı tarafından analiz edilmiştir.
Bulgular: Veri setinin analizi sonucunda; terapi sürecindeki zorlayıcı durumlar, kullanılan değerlendirme araçları, bu değerlendirme araçları hakkındaki görüşler ve öneriler, müdahale yaklaşımları, aile katılımını sağlamaya yönelik uygulamalar ve terapi sürekliliğini sürdürme stratejileri şeklinde 6 ana tema belirlenmiştir. Bulgular, dil ve konuşma terapistlerinin konuşma sesi bozukluğu tanısı koymak için genellikle gözlem ve vaka tasarımı yaklaşımı ile tamamlanan bir dizi değerlendirme kullandığını göstermektedir. KSB’ye yönelik formal değerlendirme araçlarından Türkçe Sesletim ve Sesbilgisi Testi’nin ise katılımcıların bazıları tarafından zaman zaman uygulanmakta olduğu anlaşılmıştır. DKT’ler aynı zamanda bu değerlendirme aracına yönelik içeriğindeki bazı görsellerin artık çocuklar tarafından aşina olunmayan nesneleri temsil etmesi sebebiyle güncellenmesi gerektiğine yönelik ihtiyaçtan bahsetmiştir. KSB’ye yönelik müdahale stratejilerinin seçimi; çocuğun tercihleri, yaşı, spesifik tanısı ve bozukluğun ciddiyeti gibi faktörlerden etkilenmektedir. Ek olarak dil ve konuşma terapistleri hem tanı hem de müdahale süreçlerinde ebeveynlerin rollerinin önemini vurgulamaktadır. DKT’ler KSB terapi sürecinde yaşadıkları zorlukları dile getirirken de, aile katılımının kendileri için en zor adım olduğunu, bunun sebebinin ise çocukların terapide öğrendikleri bilgileri evde aileleriyle birlikte uygulamamaları nedeniyle unutmaları olduğunu, ikinci zorluğun ise ailenin yüksek beklentileri olduğunu belirttiler.
Sonuç: Çalışmanın bulguları, KSB'li çocuklar için DKT'lerin klinik yönetimine ilişkin içgörü sağlamaktadır. Çocuğun bireyselliği ve terapiye ebeveyn katılımı, DKT'lerin klinik kararları üzerindeki en önemli etkiler olarak belirlenmiştir. Ayrıca, çoğu DKT'nin kendi deneyimlerine dayanan bir değerlendirme ve müdahale yöntemi seçtiği görülmektedir. Ancak, bu uygulama danışanlar için en iyi seçenek olmayabilir. Türkiye'de belirli tanılar ve belirli vaka grupları için KSB'de hangi müdahalelerin (veya müdahale kombinasyonlarının) en etkili olduğunu belirlemeye yönelik acil çalışmalara ihtiyaç olduğu düşünülmüştür. Aynı zamanda bu sorunların çözülmesinin zaman alacağı da düşünülmektedir. Kısa vadede ise, dil ve konuşma terapisi öğrencileri ile DKT'ler için eğitimin iyileştirilmesi önerilmektedir. Bu şekilde, DKT'lerin bir tanı aracı ve müdahale yöntemi seçmenin tüm farklı yönlerini hesaba katmak için iyi donanımlı hale gelebileceği düşünülmektedir. Bulgular, (a) KSB ve eşlik edebilecek diğer durumlardan hangisinin çocukta daha belirgin olduğunun ayrımı, (b) günlük yaşama katılımı değerlendirmek için hızlı ve uygulaması kolay kapsamlı bir ayırıcı tanı aracının geliştirilmesi, (c) mevcut değerlendirme araçlarının güncellenmesi ve (d) KSB için klinik uygulamada kanıta dayalı müdahale yöntemlerinin tercih edilmesini teşvik etmek için uygulamaların/eğitimlerin yaygınlaştırılması gerekliliğinin altını çizmektedir.
konuşma sesi bozuklukları klinik karar verme değerlendirme terapi yaklaşımlar
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Konuşma Patolojisi |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Ağustos 2024 |
Gönderilme Tarihi | 29 Nisan 2024 |
Kabul Tarihi | 16 Ağustos 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 7 Sayı: 2 |
DKYAD Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.