At first glance, although Umberto Eco’s novel The Name of the Rose seemingly depicts a murder in 14th-century medieval Italy, it whispers to its readers about the power held by the church, the conflicts between religious orders, philosophy, the dominant worldview of the era, knowledge production and dissemination, librarianship, and the dark Europe of the Middle Ages. In academic literature, The Name of the Rose has been extensively studied in terms of its literary techniques, symbols, and narrative structure. A review of the literature reveals studies to have focused on various aspects, including semiotic analyses, discussions on postmodern literary techniques and symbols, interrogations of scientific knowledge and reality, analyses of detective and murder plots, examinations of library science and librarianship, explorations of mass media and sociology of religion, and the integration of literary works with the history of science and philosophy. In contrast to the existing literature, this study employs a critical discourse analysis using the Foucauldian paradigm of knowledgepower-subject relations to scrutinize the character relationships, narrative structure, and other defining elements presented in Umberto Eco’s The Name of the Rose. This study’s findings suggest the novel’s narrative construction of church authority to be aimed at maintaining its legitimacy by controlling the production and distribution of knowledge. As places where knowledge is preserved and disseminated, libraries in this context are portrayed differently from their contemporary understanding and are depicted as structures that store and protect books. Furthermore, Eco reconfigures the relationship among knowledge, power, and subject in the transition from a theocentric to an anthropocentric worldview, allegorically portraying the first steps of the Enlightenment era in his narrative. In conclusion, this study is envisioned to inspire future research endeavors by unveiling the intricate relationship among knowledge, power, and subject from a Foucauldian perspective through the lens of The Name of the Rose. While this study is confined to the analysis of The Name of the Rose, future investigations comparing how different literary works or artistic expressions address this relationship could offer deeper insights.
The Name of the Rose power knowledge subjectivity theocentrism anthropocentrism
This article is the result of an effort I have been working on since my master's degree. Although I wrote the article myself, I would like to express my heartfelt thanks to Nedim Bayhan, who has always believed in what I was trying to accomplish and made me feel proud of my achievements.
Gülün Adı, ilk bakışta 14. Yüzyıl Orta Çağ İtalya’sında gerçekleşen bir cinayeti konu alan roman gibi görünse de kilisenin elinde bulundurduğu gücü, tarikat savaşlarını, felsefeyi, dönemin sahip olduğu hâkim dünya görüşünü, bilgi üretimini ve dağıtımını, kütüphaneciliği ve karanlık Orta Çağ Avrupası’nı satır aralarında okuyucularına fısıldamaktadır. Akademik literatürde Gülün Adı romanı, kullandığı edebiyat teknikleri, içerdiği semboller, sahip olduğu olay kurgusu bağlamında akademik literatürde çok fazla çalışmaya konu olmuştur. Yapılan literatür taramasında roman bağlamında; semiyotik analiz yapılması, postmodern edebiyat tekniklerinin ve sembollerinin tartışılması, bilimsel bilginin ve gerçekliğin sorgulanması, dedektiflik ve cinayet kurgusunun analizi, kütüphane ve kütüphanecilik mesleğinin incelenmesi, kitle iletişim araçlarının ve din sosyolojisinin ele alınması, bilim tarihi ve bilgi felsefesiyle edebi bir yaklaşımın birleştirilmesi gibi çeşitli konular üzerinde çalışmaların yoğunlaştığı görülmüştür. Literatürden farklı olarak bu çalışmada, Umberto Eco’nun Gülün Adı romanında sunulan karakter ilişkileri, olay örgüsü ve diğer belirleyici unsurları Foucault’cu bilgi-iktidar-özne ilişkisi ekseninde eleştirel söylem çözümlemesi metodu kullanılarak incelenmektedir. Çalışmadan elde edilen bulgulara göre romanın kurgusunda yer alan kilise iktidarı meşruiyetini korumak amacıyla bilginin üretimini ve dağıtımını kontrol altında tutmaktadır. Bu noktada bilginin muhafaza edildiği ve dağıtıldığı bir mekân olarak kütüphaneler ise, bugünkü anlayıştan farklı olarak kitapları saklayan ve koruyan yapılar olarak tasvir edilmektedir. Bu bilgi ve iktidar ilişkisinden hareketle öznellikler de üretilmektedir. Ayrıca Eco, teosentrik dünya görüşünden antroposentrik dünya görüşüne geçişte öznenin iktidar ve bilgiye olan ilişkisini anlatısında yeniden kurgulayarak Aydınlanma sürecinin ilk adımlarını alegorik söylemlerle okuyucusuna aktarmaktadır. Sonuç olarak, Gülün Adı romanı aracılığıyla Foucauldian perspektiften bilgi, iktidar ve özne arasındaki bu karmaşık ilişkiyi ortaya çıkaran bu çalışmanın gelecek çalışmalara ilham kaynağı olabileceği düşünülmektedir. Çalışmanın sınırları içerisinde Gülün Adı romanı incelenirken, gelecekteki çalışmalarda farklı edebi eserlerin veya sanatsal ifadelerin bu ilişkiyi nasıl ele aldığını karşılaştırmalı bir şekilde incelemek daha fazla anlayış sağlayabilir.
Bu makale yüksek lisans dönemimden bu yana üzerinde uğraştığım bir emeğin sonucudur. Her ne kadar makaleyi ben yazsam da yapmaya çalıştıklarıma inandığını ve başarılarımdan gurur duyduğunu her zaman hissettiren Nedim Bayhan'a tüm kalbimle teşekkür ederim.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kültürel çalışmalar (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 21 Mayıs 2024 |
Gönderilme Tarihi | 4 Nisan 2024 |
Kabul Tarihi | 17 Nisan 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 24 |