Yeni iletişim teknolojilerinde meydana gelen gelişmeler ve hayatın bütün alanlarına hâkim olan dijitalleşme, toplumsal ve bireysel anlamda pek çok dönüşümün bir arada yaşanmasını beraberinde getirmiştir. Bu dönüşüm, zaman- mekân algısında değişim, kimlik, gerçeklik gibi konuları kapsamakla birlikte, insani bir eylem olarak kötülüğün var olma biçimlerini ve etki alanlarını da içine almaktadır. Kötülük, günümüzde dijital ortamın sahip olduğu özellikler dolayısıyla çok daha kolay bir biçimde, daha geniş bir kitleye, etkili bir biçimde ulaşabilmektedir. Kötülüğü anlama sorunsalına kendini adamış bir teorisyen ve yurtsuzluğu deneyimlemiş birisi olarak Hannah Arendt’in düşüncelerinin, sosyal medyada var olan kötülüğü anlamada yol gösterici olacağı düşünülmüştür. Hannah Arendt, milyonlarca Yahudi’nin ölüme gönderilmesinden sorumlu subay Karl Adolf Eichmann’ın Kudüs’te yargılanması sürecinde, “kötülüğün sıradanlığı” kavramını geliştirmiştir. Arendt’in düşüncesizlik ve yargı yetisinin kaybıyla ilişkilendirdiği “kötülüğün sıradanlığı” kavramı bağlamında, sosyal medyada kötülüğü sorgulamaya açmak, bu çalışmanın temel amacıdır. Sosyal medyaya yönelik eleştirel bir yaklaşımı esas alan çalışmada kötülük, nefret söylemi, ötekileştirme ve otoriteryen kişilik çerçevesinde, Twitter’da Suriyeli mülteciler örneği üzerinden, eleştirel söylem analizi yöntemiyle ortaya konulmaya çalışılmıştır. İncelenen söylem analizlerinden hareketle, sosyal medyada kötülük deneyimlerinin, Arendt’in kavramlarıyla sıradan, basit ve yüzeysel olduğu; sosyal medyanın kötülüğün yayılımına elverişli bir ortam sağladığı, kötülüğü yaygınlaştırarak giderek normalleştirdiği söylenebilir.
Kötülüğün Sıradanlığı Hannah Arent Twitter, Düşünme Yoksunluğu, Suriyeli Mülteciler
Developments in communication technologies and digitalization dominating all areas of life brought the co-existence of transformations in social and individual sense. This involves change in time-space, identity and reality perception, existence of evil as a human action, and its influence areas. Due to digital environment’s qualities, evil can reach a wider mass effectively and easily. The thoughts of Hannah Arendt, a theoretician dedicated to the problem of understanding evil, were considered guiding in understanding evil on social media. This study aims to bring evil on social media to question in terms of the “banality of evil” associated with absence of thinking and loss of judgement capacity. Questions "Is it possible to associate discourse types like hate speech towards Syrian refugees on social media with the banality of evil?" and "Is it effective in evil’s circulation regarding social media features?" were asked. With a critical approach, evil was presented within hate speech, marginalization and authoritarian personality using critical discourse analysis with Syrian refugee Twitter examples. Based on discourse analysis, it can be stated experiences of evil on social media are ordinary, simple and superficial in Arendt’s terms; social media provides a convenient environment to spread and normalize evil by popularizing it.
The Banality of Evil, Hannah Arendt, Twitter, Absence of Thinking, Syrian Refugees
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | ARAŞTIRMA MAKALELERİ |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 26 Ekim 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Sayı: 66 |
Dergimiz EBSCOhost, ULAKBİM/Sosyal Bilimler Veri Tabanında, SOBİAD ve Türk Eğitim İndeksi'nde yer alan uluslararası hakemli bir dergidir.