Mitolojiyi bugün hala edebiyat tarafından sıklıkla ziyaret edilen kaynaklarından biri yapan nedir? İnsana dair bilge öğretilerin çözümlendiği ebedi öyküler olmaları mı? Yoksa hala insan ve insan doğası hakkında teknoloji ve bilimin modern çağımıza getirdiği tüm ilerlemelerden daha fazlasını söyleyebiliyor olmalarından mı? Cevap her neyse, bunu bulmak oldukça zor. Ancak kesin olan mitolojinin bugün hala edebiyatta Proteus’un Yunan Mitolojisinde girebildiğinden daha fazla şekilde görülebiliyor olmasıdır.
Bu çalışma C. S. Lewis’in, Apuleius’un Cupid ve Psyche mitini, mitin evrenselliğini ve bütünselliğini, modern romanın özneselliği ve dolaysızlığıyla birleştirerek, örnek niteliğindeki bir çerçeve içerisinde yeniden yazan Till We Have Faces (1956) adlı mitolojik romanını incelemektedir. Amaç Lewis’in örnek niteliğindeki anlatımında, Orual’ın öznel öz-kimlik arayışının Cupid ve Psyche mitinin önceden fikir veren örüntüsünde evrenselleştirildiğini, mitin alegorik derinliğinin ise Orual’ın öz-bütünlük ve tanrısal olanın arayışına çıktığı mitolojik yolculuğu üzerinden gerçek deneyim haline getirildiğini ortaya koymaktır. Sonuç olarak Orual’ın tanrısal olanı bulmasının yolu öncelikle kendisini bulmasıdır, bunun yoluysa üzerindeki tüm dış etkilerden sıyrılıp kendi sesini, kendi yüzünü ve böylece kendi özünü bulmasıdır.
C. S. Lewis Till We Have Faces Mit Mitolojik Roman Benlik Tanrısal Olan
What still makes mythology the most frequently visited source by literature today? Is it because they are timeless tales of deciphered wisdom about human? Or is it because they are still able to tell more about human and human nature than all the advancements technology and science brought to our modern age? Whatever the answer is, it is hard to say. However, it is certain that mythology can be perceived in more shapes in literature today than Proteus in Greek Mythology.
This paper analyses C. S. Lewis’s mythological novel Till We Have Faces (1956) which rewrites Apuleius’s myth of Cupid and Psyche within a quintessential framework that amalgamates universality and totality of mythology and subjectivity and immediacy of modern novel. The purpose is to demonstrate that in Lewis’ quintessential narration, Orual’s subjective quest for self-identity is universalized by the prefiguring pattern of the Cupid and Psyche myth while the myth’s allegorical depth is turned into an actual experience over Orual’s mythological quest as she searches for self-completeness and divine presence. Consequently, in order to find the divine, she has to find her self, and in order to find her self, she has to primarily elude from all the external effects and find her own true voice, her own true face, and thus her own true self.
C. S. Lewis Till We Have Faces Myth Mythological novel Self Divine presence
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Haziran 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: 4 |
Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.