Bu çalışmada 1960’lı yıllarda Türkiye’deki siyasal iktidar ile sinema arasındaki ilişkinin açıklanması amaçlanmıştır. 1960’lı yıllar siyasette olduğu gibi sinema alanında da bir dönüm noktasıdır. 27 Mayıs Askeri Darbesi ve sonrasında kabul edilen 1961 Anayasası, Türk siyasal hayatına olduğu gibi Türk sinemasına da önemli etkilerde bulunmuştur. Cumhuriyet döneminin ilk askeri darbesi olan 27 Mayıs, sivil siyaset üzerindeki askeri vesayet geleneğinin oluşmasına başlangıç teşkil etmesi bakımından Türk demokrasisi açısından olumsuz bir anlam ifade eder. Ancak bu darbe sonrasında hazırlanan 1961 Anayasası, 27 Mayıs’ın anti demokratik yapısına tezat olarak ve yürütmeyi kısıtlayıcı bazı özellikleri olmasına rağmen, siyaset tarihimizin görece en liberal anayasası olarak karşımıza çıkar. 61 Anayasası’nın özgürlükçü ilkeleri, o günlere kadar kendilerini ifade etmekte zorlanan Marksist, İslamcı ve Milliyetçi siyasal düşüncelere kendini gösterme imkânı tanır. Siyaset alanındaki bu filizlenme kültür-sanat alanında da kendini gösterir. Ancak bu özgürlük rüzgarından belki de en az nasiplenen sinema sanatı olmuştur; çünkü 1939 tarihli sansür nizamnamesi, önceki yıllardaki küçük değişikliklere rağmen hâlâ yürürlüktedir. Bu nizamnameye rağmen Türk sineması, ilk defa bu dönemde çeşitli siyasal ve sosyal problemleri eserlerine taşımış ve dünya ölçeğinde filmler üretmeye başlamıştır. Sinema alanında düzenlemeler yapılmasına dair çeşitli girişimler olmasına rağmen, bunlar başarılı olamamış, sinemacıları rahatlatan yaklaşımlar bireysel çabalardan öteye gidememiş, özellikle toplumsal sorunları dile getiren yönetmenler, sansürün baskısını üzerlerinde yoğun bir şekilde hissetmişlerdir. Disiplinler arası bir yaklaşımın benimsendiği bu çalışmada, ele alınan konu ve dönemin niteliği dolayısıyla tarihsel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Bu konuyla ilgili literatürün taranmasına ek olarak bazıları ilk defa burada yayınlanacak olan Film Kontrol Komisyonu raporlarına yer verilmiştir.
This study aims to explain the relationship between political power and cinema during the 1960s, which is an important era for politics and cinema. May 27 Military Coup and the 1961 Constitution applied afterwards had significant impact on Turkish political life as well as Turkish cinema. As the first military coup in the Republican period, May 27 has a negative meaning in terms of Turkish democracy since it initiated the tradition of military tutelage over civil politics. However, the 1961 Constitution, which was prepared after the coup, appears as a relatively liberal constitution, despite the May 27’s anti-democratic and limited execution. Liberal principles of 1961 coup paved the way for Marxist, Islamist and Nationalist political ideas, which previously experienced difficulties in expression. This emergence on the political field is also reflected on the cultural and artistic field. Yet, cinema did not enjoy this liberal current sufficiently; since 1939 censor charter was still active despite minor changes in previous years. In spite of this charter, Turkish cinema reflected various political and social problems and produced world class films in this period. The initiatives to develop cinema were not successful and could not go beyond the personal efforts that relieved the cinema industry; as the directors who reflect the social problems felt the censoring pressure intensively. Due to the subject investigated and the characteristics of the period the methodology of the study that was conducted within an interdisciplinary approach, was the historical research method. Next to literature review the study contains some reports of the Film Control Commission, which are published in the current study for the first time
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Eylül 2020 |
Gönderilme Tarihi | 24 Nisan 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 8 Sayı: 2 |