Kanunla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme önünde yargılanmak temel bir insan hakkıdır. AİHS ve MSHS’de ayrı ayrı düzenlenen bu hak, kişilere öncelikle mahkeme niteliğini haiz bir makam önünde yargılanmayı sağlar, sonrasında bu mahkemenin tarafsız, bağımsız ve kanunla kurulmuş nitelikte olmasını emreder. AİHM kararları dikkate alındığında bir makamın “mahkeme” olarak kabul edilebilmesi için AİHS’te sıralanan niteliklerin yanı sıra bir uyuşmazlığı kesin olarak karara bağlama yetkisi ve verilen kararın icrasının başka bir makamın iznine tabi olmaması gibi ilave şartları da taşıması gerekmektedir. Bu doğrultuda, AİHM, tarafsız, bağımsız, uyuşmazlığı kesin olarak karara bağlama yetkisi bulunan ve verdiği kararın icrası başka bir makamın iznine tabi olmayan hakem heyetlerini de şartları dâhilinde mahkeme niteliğinde kabul etmektedir. Bu noktada ihtiyari ve mecburi tahkim ayrımı yapılarak yargı yetkisinin kanundan doğup doğmadığına göre ihtiyari ve mecburi hakem heyetlerinin “kanunla kurulmuş mahkeme” niteliği üzerine görüşler ileri sürülerek tartışmalara girilmektedir. Yine tartışılan bir başka nokta, doktrinde her ne kadar hakem heyetine başvurmanın sadece yargılamayı yapacak makamdan feragat anlamına gelmediği ve bu feragatin adil yargılanma hakkı gibi yargılamadaki bazı temel haklardan da feragat anlamına geldiğidir. Özellikle devlet yargısından feragatin bu denli geniş yorumlanması ve temel insan hakları arasında sayılan haklardan da feragat edildiği sonucunun çıkarılması hatalı bir yaklaşım ortaya koymaktadır.
Kanunla kurulmuş mahkeme mahkeme hakem heyeti ihtiyari tahkim mecburi tahkim adil yargılanma hakkı.
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | Hukuk (Diğer) |
| Bölüm | Araştırma Makalesi |
| Yazarlar | |
| Gönderilme Tarihi | 30 Ekim 2024 |
| Kabul Tarihi | 11 Nisan 2025 |
| Yayımlanma Tarihi | 20 Haziran 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 29 Sayı: 1 |
Bu Eser Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası (CC BY-NC 4.0) ile lisanslanmıştır.