9 Ekim 1992 tarihli Fikrî Haklar ve Komşu Haklarına dair yeni Federal Kanunun (LDA) 2.maddesinin 2. bendinin e fıkrasında mimari eserler, fikrî hakları kapsamında korunan buluşlar (création-yaratım) arasında zikredilmektedir. Mimari uygulamaların, Kanunda öngörülen eserler içinde yer alabilmesi ve gerçekten bu himayeden yararlanabilmesi için, belli nitelikleri taşıması gerekmektedir. Fikrî haklar kapsamında himayeye elverişli olmanın niteliklerini ortaya koyan bu tanımlama 2. madde 1. fıkrada şu şekilde ifade edilmektedir: “Değeri ya da amacı ne olursa olsun, edebi veya sanatsal ruhun yaratımı niteliğinde olan ve kişisel karakter (hususiyet) taşıyan her türlü ürüne eser denir”. Bu tanımlamadan himayenin üç şartı ortaya çıkmaktadır. - Buluş Yaratım (création-yaratım). - Özgünlül (hususiyet-individualité- ki LDA m.2/1’de “kişisel karakter”den söz edilmektedir). - Edebî veya sanatsal alana dâhil olma. Bu gerekliliklerden birincisi olan “buluş (yaratım)”, taklidin zıddıdır. Ancak bu durum eserin tamamıyla yeni olmasını da gerektirmemektedir. Zira her eser kendisinden öncekilerden bazı alıntılar yapar1. Sanat ya da edebî alana dâhil olma açısından mimari eserler pek problem oluşturmamaktadır. Çünkü bunlar yasada himaye gören buluşlar-yaratımlar arasında sayılmaktadır. Şu halde özgünlük (veya individualité -hususiyet), kanunî himayeden yararlanabilecek mimari eserin belirlenmesinde büyük önem taşımaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Çeviriler |
Yazarlar | |
Çevirmenler |
Ramazan Çağlayan Bu kişi benim |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2010 |
Gönderilme Tarihi | 1 Mart 2010 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2010 Cilt: XIV Sayı: 1-2 |
Bu Eser Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası (CC BY-NC 4.0) ile lisanslanmıştır.