Her geçen gün daha fazla etkileşim halinde olan bir toplum yapısı ve adeta gittikçe küçülen ve hatta düzleşen dünyamız, alışkanlıkların, beklentilerin ve uygulamaların köklü değişimine neden olmaktadır. İnsan Haklan Evrensel Bildirgesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gibi mevzuat ve kurumsal yapıdan kaynaklanan düzenlemeler ile devletin ve gücün bir anlamda insan hakları ile bağdaşması ve toplumla bütünleşmesinin önü açılmaktadır. Yeni yaklaşımlar sayesinde bireyin toplumda odak noktası olduğu anlayışı yaygınlaşmaktadır.
Bireyi esas alan uygulamaların yaygınlaşması ve yerleşmesi açısından bir dizi düzenlemenin hayata geçirilmesi büyük önem taşımaktadır.
Bilgi edinme taleplerindeki gelişmeler, kamu yönetimi açısından öncelikli sorunların tespiti ve sağlıklı çözümlerin üretilmesine katkı sağlayacaktır. Halkla ilişkiler faaliyetinin doğasından kaynaklanan karşılıklı iletişim sayesinde, idare ile vatandaş arasındaki yakınlaşma ve şeffaflık artacak, ilişkilere güven hakim olacaktır. Sürecin sağlıklı işleyebilmesinin karşılıklı duyarlılığın artmasına bağlı olduğu da unutulmamalıdır. Uygulamaların yaygın ve yerleşik bir kültür halini alması, sadece bilgi edinme birimindekilerin değil, tüm çalışanların sürece katkısıyla mümkün olacaktır.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 21 Şubat 2002 tarihli toplantısında bilgi edinme hakkının ideal normları karara bağlanmıştır. “Tamamlayıcı Önlemler" başlıklı bölüm kapsamında alınması gereken önlemler arasında; “halkı resmi bilgilere erişim hakları ve bu hakların nasıl kullanılacağı konusunda bilgilendirme ile kamu görevlilerinin, bu hakkın yerine getirilmesi ile ilgili görev ve sorumlulukları konusunda eğitilmelerini sağlamak” ifadelerine yer verilmiştir.
Bilgi edinme hakkı bilincinin yaygınlaşması ve yerleşik bir kültürün oluşması için vatandaşların ve kamu personelinin eğitimi büyük önem taşımaktadır. Bu konuda idarenin vatandaşların beceri ve birikimlerini destekleyecek bir irade sergilemesi sürecin gelişimine katkı sağlayacaktır.
Dilekçe hakkı kullanımına ilişkin idarenin cevap verme süresinin bilgi edinme hakkının uygulamasında olduğu gibi, 15 işgünü ile sınırlandırması, yeknesaklık açısında uygun olacaktır. Kaldı ki, 15 gün '"işgünü' hesaplandığında mevcut süreye yakın bir zamanı ifade etmektedir.
Diğer ülkelerde olduğu gibi anayasal düzenlemelerde bilgi edinme hakkı ve kamu denetçiliği kurumuna ilişkin ifadelere yer verilmesi, uygulamaların etkinliği açısından büyük önem taşımaktadır.
Bilgi edinme yasasını kabul eden ülkelerin çoğunda “özgürlük" (Freedom-Freiheit) kavramları kullanılırken, ülkemizde yürürlüğe giren Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nda "hak" (Right-Recht) kavramı kullanılmıştır. Özgürlüğün somutlaştırılmış biçimi olan hak kavramının kullanılmış olması anlamlı bir yaklaşımdır.
Devlet sırrı kanunu, kişisel verilerin korunması hakkında kanun, ticari sır kanun tasarılarının yasalaşması, birey odaklı demokratikleşme süreci açısından büyük önem taşımaktadır.
Bilgi edinme hakkı ve Kamu Denetçiliği Kurumu ile oluşturulmaya çalışılan süreç açısından bütünleştirici özellik taşıyan bir düzenleme de, İdari Usul Yasası’nın yürürlüğe girmesidir. Hazırlıkları tamamlanan bu yasal mevzuatın uygulamaya geçmesi, idarenin karar alma mekanizmasına katılımı ve “Günışığında Yönetim" kavramının yerleşmesi bakımından özel bir anlam ifade etmektedir.
Çok genç denebilecek yasaların yürürlüğe konulması ve uygulama konusunda geniş kitlelerin katılımının sağlanması hiç şüphesiz ki, vatandaşın yönetime daha etkin katılımı ve devletin sorumluluklarını vatandaşla paylaşımına olumlu katkılar sağlayacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2007 |
Gönderilme Tarihi | 1 Eylül 2007 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2007 Cilt: XI Sayı: 3-4 |
Bu Eser Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası (CC BY-NC 4.0) ile lisanslanmıştır.