Komüniteryanizmin izlerini daha eski felsefelerde takip etmek olanaklıdır. Ancak söz konusu felsefe kavramsal olarak 1980’Iİ yılların başında Amerika Birleşik Devletleri’nde ve daha sonra da diğer yerlerde tartışılmaya başlandı ve Sol Blokun çöküşüyle birlikte ağırlığını daha fazla hissettirdi. 1989’lardan itibaren sosyalist sistemlerin çözülmeye başlamasıyla marxist ideoloji terkedilmeye başlandı. Bu gelişmeye paralel olarak serbest piyasa sistemi daha çekici hale geldi ve bunun sonucu olarak planlı ekonomi politikalarından uzaklaşma düşüncesi ağırlık kazandı. Ancak bu gelişmeler bireycilik karşıtlığının ortadan kalktığı anlamına gelmiyordu. Bireycilik karşıtlığı kendisini bu sefer başka bir biçimde ortaya koymaya başladı. Anti-bireyciliğin büründüğü bu yeni felsefe, komüniteryanizmdir (toplulukçuluktur). Önemli komüniteryanların çoğu, felsefelerini marxizme borçlu olmamalarına karşın, marxizmle paylaştıkları önemli bir düşmanları vardır. Bu da soyut bireyciliktir. Piyasa ekonomisi oldukça evrenselci ve sosyal formlardan kopuk olmakla eleştirilmektedir. Eleştiriler, sadece piyasa sistemlerinin sosyal bir boyuta sahip olması gerektiği konusunda değil, bireylerin yaşamlarını anlamlı kılan kurumsal düzenlemelerin piyasa ekonomisinin tercih hesaplamalarına indirgenemez olduğu noktasında da yoğunlaşmaktadır
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2002 |
Gönderilme Tarihi | 1 Eylül 2002 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2002 Cilt: VI Sayı: 1-4 |
Bu Eser Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası (CC BY-NC 4.0) ile lisanslanmıştır.