Yetimlerin barınma, sağlık ve eğitim gibi ihtiyaçlarının yanı sıra psikolojik ve duygusal desteğe ihtiyaçları olabilir. Aileleri, akrabaları veya güvenilir kurumlar tarafından korunma altına alınmadıkları takdirde, telafisi zor tehditlerle karşı karşıya kalabilirler.
İslâmiyet’in ilk döneminde câhiliye âdetinin devamı olarak kısa bir süre uygulanmasına devam edilen evlâtlık kurumu; “…Allah evlâtlıklarınızı öz oğullarınız olarak tanımadı…” âyetiyle hükmen kaldırılmış, evlâtlıkların gerçek babalarına nispet edilmesi emredilmektedir.
Organ bağışı gönüllülük esasına dayalı bir yardım sürecidir. Ancak savaşlar, doğal afetler, gibi nedenlerle yetim kalan çocuklar organ mafyası örgütlerince kaçırılmaktadırlar. Bu çocukların organları maddi gelir ve itibar elde etmek için satılmasını İslâm insanlığa karşı işlenmiş büyük suç olarak kabul etmektedir.
Kur’ân, ihtiyacını söyleyerek yardım isteyen bir kimsenin boş çevrilmesinin uygun olmayacağını bildirmektedir. Aynı zamanda dilenciliği insan onuruyla bağdaşmayan bir durum olarak kabul etmekte, ancak el açanın azarlanmaması ve eli boş çevrilmemesi esastır.
Çocuk kaçakçılarının, yetimleri kullandıkları insanlık dışı sektörlerin başında fuhuş gelmektedir. Çağımızda artan savaşlar, afetler bu vicdanı bozuk insanlar için fırsat alanı olmuştur. Kur’ân ve sünnet ister ergen kişiye, ister çocuğa ve isterse hayvana yönelik her türlü cinsel tecavüzü, istismarı insanlık suçu ve evrensel bir ahlâksızlık olarak kabul etmektedir.
Misyonerler hiçbir dönem yalnız inançla ilgili bir faaliyet alanıyla yetinmemişlerdir. Gittikleri her yerde sömürgeciliğin bir parçası olarak o bölgedeki fakir çaresiz insanların bu yönlerinden istifade ederek ülkelere nüfuz etme aracı olarak kullanıyorlar.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Kasım 2021 |
Kabul Tarihi | 24 Kasım 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 5 Sayı: 2 |