Eğitimli emeği merkezine alan, emeği ekonomik süreçlerin girdisi olarak gören beşerî sermaye teorisi, 1950’lerde Chicago Okulu’ndan bir grup iktisatçı tarafından geliştirilmiş; 1990’larda OECD ve AB gibi kuruluşlar tarafından, yaşam boyu öğrenme ve aktif emek piyasası politikalarıyla birlikte yaygınlaştırılarak etkili olmuş bir paradigmadır. Sermaye için verimlilik ve istikrar vaat eden beşerî sermaye kuramı, emekçi için bir gelecek sunuyor mu? Bu soruya, geçici ve güvencesiz işlerin yaygın olduğu; ‘beşerî sermayeleri’ aynı fakat gelir ve çalışma şartları farklı emekçilerin yer aldığı katmanlı/parçalı bir emek düzeni içerisinden cevap bulmaya çalıştık. Zira beşerî sermaye özgüveniyle piyasaya giren emekçi, kısa sürede ucuz ve ‘sürümü bol bir metaya’ sahip olduğunu anlayıp niteliğine uymayan düşük ücretli işlere yöneldiğinde; kuramın emekçi için vaat ettiği ‘iyi’ ile nitelenen ne varsa tartışma konusu olmaya başlamaktadır. Kuramın neden başarısız olduğu yedek işgücü kuramı çerçevesinde alan çalışması bulgularıyla desteklenerek tartışılmaktadır.
beşerî sermaye yaşam boyu öğrenme esneklik güvencesizlik parçalı emek piyasası
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sosyoloji (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 5 Temmuz 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 5 Temmuz 2024 |
Gönderilme Tarihi | 1 Kasım 2023 |
Kabul Tarihi | 31 Ocak 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 1 |