Objective: Renal parenchymal volume known as an indicator of the number of nephrons in the kidney. We predict that the increase in renal parenchyma volume will increase diuresis and facilitate the excretion of fragments after RIRS procedure. Therefore, increased renal parenchymal volume might be suggested as a factor affecting the success of RIRS procedure.
Material and Methods: Out of 238 patients who underwent RIRS in our clinic, 104 patients who underwent primary RIRS due to single kidney stone and who underwent contrast-enhanced computed tomoghraphy were included in the study. The demographic, clinical and radiological (renal parenchymal volume and total renal volume) datas of all patients included were evaluated. Patients were divided into 2 groups according to the success status after RIRS, as successful and unsuccessful groups.
Results: There was no significant difference in total renal volume between the two groups (213.3±54.9 cm3 in the successful group, 204.4±65.7 cm3 in the unsuccessful group, p=0.521). While the mean renal parenchymal volume in the successful group was 168.3±46.1 cm3 , it was 125.5±29.9 cm3 in the unsuccessful group, and the difference was statistically significant (p<0.001). In the ROC analysis, the cut-off value for renal parenchymal volume predicting the presence of residual stones after RIRS was found to be ≤141.3 cm3. According to multivariate logistic regression analysis, elevated stone burden (OR=1.02; 95% Cl=1.009-1.03; p<0.001), localized stones in the lower pole (OR=31.673; 95% Cl=3.315-302.623; p=0.003 ) and RPV≤141.3 cm3 (OR=5.923; 95% Cl=2.886-19.263; p=0.008) were found to be independent risk factors for success of RIRS procedure.
Conclusion: Renal parenchymal volume is a practical and cost-effective parameter that can be used to predict success rates in patients undergoing RIRS for kidney stones.
Renal parenchymal volume RIRS stone success total renal volume
Amaç: Renal parankimal hacim böbrekteki nefron sayısının bir göstergesidir. Renal parankim hacimdeki artışın diürezi artıracağı ve retrograd intrarenal cerrahi (RİRC) sonrası fragmanların atılımını kolaylaştıracağını öngörmekteyiz. Dolayısıyla artan renal parankimal hacim, RİRC başarısına etki eden bir faktör olabilir.
Gereç ve Yöntemler: Kliniğimizde RİRC uygulanan 238 hastadan tek böbrek taşı nedeniyle primer RİRC yapılan ve öncesinde kontrastlı bilgisayarlı tomografi uygulanan 104 hasta çalışmaya dahil edildi. Dahil edilen tüm hastaların demografik, klinik ve radyolojik (renal parankim hacmi ve toplam renal hacim) verileri değerlendirildi. Hastalar RİRC sonrası başarı durumlarına göre başarılı ve başarısız olmak üzere iki gruba ayrıldı.
Bulgular: Toplam renal hacim açısından iki grup arasında anlamlı fark yoktu (başarılı grupta 213.3±54,9 cm3, başarısız grupta 204,4±65,7 cm3, p=0,521). Başarılı grupta ortalama renal parankim hacmi 168,3±46,1 cm3 iken, başarısız grupta ortalama 125,5±29,9 cm3 idi ve aradaki fark istatistiksel olarak anlamlıydı (p<0,001). ROC analizinde RİRC sonrası rezidü taş varlığını ön gören renal parankim hacmi için kestirim değeri ≤141,3 cm3 olarak bulundu. Çok değişkenli lojistik regresyon analizine göre, taş yükünün fazla olması (OR=1,02; 95% Cl=1,009-1,03; p<0,001), taşın alt pol yerleşimli olması (OR=31,673; 95% Cl=3,315-302,,623; p=0,003) ve RPV≤141,3 cm3 (OR=5,923; 95% Cl=2,886-19,263; p=0,008) olması RİRC başarısı için bağımsız risk faktörleri olarak bulundu.
Sonuç: Renal parankim hacmi, böbrek taşı nedeniyle RİRC uygulanan hastalarda başarıyı ön görmek için kullanılabilecek pratik ve uygun maliyetli bir parametredir.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Üroloji |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ocak 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |