2004 yılı Ağustosunun sonunda Türk kamuoyu, beklenmedik bir tartışmanın içerisinde buldu kendisini. Tartışmayı başlatan, Türk Ceza Kanunu tasarısına zinanın suç sayılması ile ilgili bir hükmün ekleneceğinin hükümet tarafından açıklanmasıydı. Nihayetinde, zinayı suç sayacak madde, medyada yürütülen yoğun bir muhalefet kampanyasının ama özellikle de, Avrupa Birliği yetkililerinden gelen olumsuz sinyallerin sonucunda yasalaşmadı. Bazı yargı kararları ve mevzuat değişiklikleri, pek tabii olarak, kamuoyunda ve bilimsel yazında yoğun tartışmalar yaratır ve bu tartışmalar, ileride benzer konularda araştırma yapacak kişiler için verimli bir kaynak oluşturur. Ancak zina tartışmasının zengin bir miras bıraktığını söylemek mümkün değil. Zira tartışma, hukukun bir cezalandırma aracı olarak kullanılmasının meşruiyeti sınırlarını belirlemeye yönelmedi. Hangi eylemlerin cezalandırılacağına ilişkin yapılan tartışma, hak ettiği ciddiyetle yürütülmedi. Doğrusu, bu durum şaşırtıcı olmamak gerekir. TCK da daha önce suç sayılan zinanın suç olmaktan çıkması, kamuoyunda yapılan tartışmaları ya da meclis iradesi ile olmamıştı. Anayasa Mahkemesi, erkeğin ve kadının zinasını ayrı hükümlere bağlayan düzenlemeyi, kadın erkek eşitliğine uymadığı gerekçesi ile aşamalı olarak iptal etmişti. Yani, zinanın suç olmaktan çıkmasının arkasında, zinanın cezalandırılmasına karşıt bir görüş yatmamaktaydı..
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk (Diğer) |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Şubat 2005 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2005 Sayı: 6 |
Adres ve İletişim Bilgileri · Kurtuluş Mahallesi Yargı Sokak No:20 Odunpazarı/ESKİŞEHİR · 0 222 240 14 00 · 0 222 240 71 72 · 0 222 240 71 70 · bilgi@eskisehirbarosu.org.tr