Feodalizm, Ortaçağ boyunca ve sonrasında etkilerini hissettiren, sadece yönetim alanında değil sosyal hayatta da büyük değişimlere sebep olan bir süreçtir. Genel olarak Ortaçağ Avrupa’sında hâkim olsa da Doğu toplumları da kendi feodal biçimlerini yaşamıştır. Bütün Avrupa’da geçerli tek bir feodalizm biçiminden bahsedilemeyeceği gibi Doğu derebeyliğinin de Avrupa feodalizmiyle ortaklaşan veya ayrılan noktaları vardır. Feodalizmin her biçiminde ortak olan husus, ataerkil yapıyı güçlendirmesi ve bugün de varlığı gözlenebilen toplumsal cinsiyet rollerini sistemleştirmesidir. Bu bakımdan toplumsal cinsiyetin oluşmasındaki en önemli dönüm noktalarından biri feodalizmdir denilebilir. Cinsiyete dayalı toplumsal eşitsizliğin derinlerde kurulduğu ataerkil yapılar, feodal oluşumlar ile paralellik göstermektedir. Sanat ürünlerinin ortaya çıkış süreci imgeye dayanır ve imge oluşumu; toplumsal yapıdan, dinsel inanıştan, ekonomiden bağımsız değildir. Özellikle yazınsal ürünlerdeki imgelere bakılırsa gerçeklikteki kadının yerine zihinde yaratılan bir kadın imgesinden söz edilebilir ve bu imge, toplumun eril gözünün süzgecinden geçirilmiş bir yansımadır. Yazılı ürünlerdeki kadınlar Ortaçağda da ataerkil toplumun ve dinin etkisinin altındadır. Dönemin ağır basan türü şiirlerde ve daha geç dönemlerde ortaya çıkan romanslarda ataerkil etki açıkça görülmektedir. Bu makalede, Ortaçağdan kalan yazınsal ürünlerdeki kadınların konumu incelenecek ve ataerkinin ne derece yansıdığı açıklanacaktır. Çalışmada özellikle tarihî ve sosyolojik araştırma yöntemleri esas alınacaktır. Söz konusu yöntemler dışında disiplinler arası bir çalışma yürütülerek antropoloji, psikoloji gibi bilimlerden yararlanılacak ve eklektik bir yol izlenecektir.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
201719A246 2017-1819
201719A246 2017-1819
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Proje Numarası | 201719A246 2017-1819 |
Yayımlanma Tarihi | 31 Mayıs 2021 |
Gönderilme Tarihi | 10 Mayıs 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 4 Sayı: 1 |