Tarihleri, İsrâiloğulları zamanına kadar götürülen abdallar, İslamiyet’le birlikte de var olmaya devam etmiş salih ve zahit kimseler olarak kabul edilmiştir. Hristiyanlıkla bağı kurulan bu kimselerin İran, Osmanlı, Afganistan, Doğu Türkistan ve Azerbaycan gibi farklı coğrafya ve kültürlerdeki kimlikleri ve özellikleri çok çeşitlidir. Abdalların tasavvuf literatüründe birçok bahse konu olması, adları, sayıları ve diğer özellikleriyle ayrıntılı tartışılmış olması bu zümrenin tasavvufî açıdan önemli olduğunu göstermektedir. Moğol istilasından kaçarak Anadolu’yu yurt edinen ilk abdallar, Horasan dervişleridir. Abdalan-ı Rum adıyla şöhret bulan bu zümrenin Osmanlı’nın kuruluşunda hayatî bir öneme sahip oldukları bilinmektedir. Osmanlı’nın tekâmülüyle de Anadolu, göç almaya devam etmiş, farklı kültür ve inançtaki insanların oluşturduğu zengin bir havzaya dönüşmüştür. Bu çok zengin havzada abdallar, Bâtınî-Heteredoks bir zümre olarak dikkat çekmiştir. Tavır ve davranışları, kılık kıyafetleri, inanç ve amelleri İslam inanç sisteminden farklı olan bu zümrenin klasik şiirdeki yansımaları oldukça zengindir. Bunların büyük bir kısmı neredeyse tamamen çıplak, başları açık, ayakları yalındır; dilenerek geçinirler; isteklerini yerine getirmeyenleri darp ederlerdi. Vücutlarına halka ve zincir takar, bellerine tahta kaşık, kesici aletler ve boynuz asarlardı. Def ve zil taşıyan bu gezgin dervişler, sıra dışı tıraşları ve giyinişleriyle insanlarda korku uyandırırlardı. Kalenderî meşrep olan bu zümrelerle ilgili daha önce yapılan edebî çalışmalar daha çok divanlarla sınırlı tutulmuş, şairlerin mısralarından abdalın kullanımı üzerine çıkarımlarda bulunulmuştur. Bu çalışmada ise divanlar yerine tezkiretü’ş-şuarâlar, divan şairlerinin abdal tasvirleri yerine tezkire müelliflerinin abdal telakkileri ele alınmıştır. 28 şair tezkiresinin örneklem oluşturduğu bu çalışmada şairlerin öykündükleri abdalların meşrep, mizaç, inanç, mezhep ve tarikatları tespit edilmeye çalışılacaktır. Tezkirelerdeki abdala dair veriler, fizikî görünüşün yansıdığı “sûret” ile mizaç, meşrep, ahlak ve karakterin tasvir edildiği “sîret” tasnifine göre değerlendirilecektir. Bu yaklaşım, Osmanlı biyografik kaynaklarda abdalların algılanışına dair farklı bir yorumlayıcı bakış açısı sunmaktadır.
The origins of the abdâls can be traced back to the era of the Israelites. With the emergence of Islam, they were redefined as pious and ascetic figures who continued to exist within the Islamic world as embodiments of spirituality and self-denial. Often linked to Christian ascetic traditions, abdâls display remarkable diversity across different geographies and cultures such as Iran, the Ottoman Empire, Afghanistan, East Turkistan, and Azerbaijan. Their frequent appearance in Sufi literature and the detailed discussions regarding their names, numbers, and distinctive attributes indicate the group’s theological and mystical significance.
The earliest abdâls to arrive in Anatolia were the dervishes of Khurasan, who fled the Mongol invasions. Known collectively as the Abdalân-ı Rûm (Abdâls of Anatolia), they played a crucial role in the foundation and spiritual legitimization of the early Ottoman polity. As the Ottoman Empire developed, Anatolia transformed into a rich cultural and religious mosaic through migrations and the coexistence of diverse beliefs. Within this plural environment, the abdâls became known as a heterodox group with bâtinî tendencies, whose unconventional manners, dress, and ritual practices often deviated from orthodox Islamic norms.
Previous scholarship has predominantly examined abdâls through dîvân poetry, analyzing how poets depicted them in verse. This study, however, adopts a different perspective by focusing on tezkiretü’ş-şuarâ (biographical anthologies of poets) and exploring how tezkire authors themselves conceived of the abdâls. Drawing upon twenty-eight tezkire works, the research seeks to identify the dispositions, temperaments, beliefs, sectarian affiliations, and Sufi orientations of the abdâls admired or emulated by poets. The data are analyzed through a dual conceptual framework: “sûrat”, referring to physical appearance, and “sîrat”, denoting inner character, temperament, morality, and spiritual attitude. This approach provides an alternative interpretive framework for understanding the perception of the abdâls in Ottoman biographical sources.
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | Osmanlı Sahası Klasik Türk Edebiyatı |
| Bölüm | Araştırma Makalesi |
| Yazarlar | |
| Gönderilme Tarihi | 6 Ekim 2025 |
| Kabul Tarihi | 14 Kasım 2025 |
| Yayımlanma Tarihi | 23 Aralık 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 8 Sayı: 4 |
Yazar, dergimizde yayınlanan makalelerin telif hakkına sahip olup çalışmaları CC BY-NC 4.0 lisansı altındadır./The author owns the copyright of the articles published in our journal and his works are under CC BY-NC 4.0 licence.