Mûsikî, birbirine benzemeyen çeşitli seslerden meydana gelen konser, birbiriyle uyumlu olup olmadığı yönünden sesleri ve bu sesler arasındaki zaman sürelerini araştıran riyazi bir ilim, îkâ devirlerinden biriyle tertip edilip kulağa yumuşak gelen nağmelerin bir araya getirilmesi, sesler vasıtasıyla birbirini takip eden güzel hisleri ifade etme sanatı, sesleri kulağa hoş gelecek şekilde tertip edilme sanatı, çıkardığımız seslerin ölçülü bir zamanda bir usulün düzenine uyarak hareket edip belirli bir yerde karar kılıp durması ve işitme gücümüze zevk vermesi olarak tarif edilmiştir. İslam dünyasında musikiye dair ilk eserler Abbasiler dönemine aittir. İlk İslam filozofu Yakub b. İshak el-Kındî musiki teorisi üzerine çalışmaları olan en eski müelliftir. Musikiyle ilgili on risalesinden yalnız dördü günümüze ulaşabilmiştir. el-Kındî ebced harflerine dayanan bir nota sistemi kurmuş, musikiyi mantık, felsefe, hesap, hendese ve hey’et ilimleriyle birlikte değerlendirmiştir. Daha sonra Ebu Nasr Muhammed el-Farabî, Muhammed b. Ahmed el-Harezmî, Ebuʾl-Vefa el-Bûzcânî, 10. yüzyılda Basra’da ortaya çıkan İhvanu’s-Safâ topluluğu, Ebu Ali el-Hüseyin İbn Sina, Ebu Mansur el-Hüseyin İbn Zeyle, Ebu Ali Muhammed İbnüʾl-Heysem, Ebuʾl-Hakem el-Endülüsî, Ebuʾl-Mecd Muhammed, Ebu Umame Muhammed İbnü’n-Nakkaş, Fahreddin er-Razi, Nâsireddin et-Tusi gibi müellifler eserleriyle musiki ilminin gelişimine katkı sağlamışlardır. Anadolu’da musiki konulu ilk Türkçe eserler Sultan II. Murad, Fatih Sultan Mehmed ve II. Bayezid devirlerinde telif edilmiştir. Onlardan biri de Kadı Abdullah’ın Atvâr-ı Mûsikî’sidir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | MAKALELER |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Nisan 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 5 Sayı: 1 |