Bir kişilik özelliği olan çocuksuluk (enfantilizm)
aynı zamanda psikolojik bir rahatsızlığın atlıdır. Çocuk kendi babasına ilişkin
yaşamının erken döneminde sahip olduğu imgeyi, imgesel ve dilsel alandaki
kahramanında yeniden canlandırarak, idealize eder. Bu aktarmaya ise büyük
oranda kültür ve sanat aracılık eder. Sinema, uygarlaştırıcı mitoslar ya da
toplumsal-etik mitoslarının işlevine benzer şekilde “içsel dönüşüm ” aracılığıyla büyümeyi, olgunlaşmayı mümkün kılan, yoğunlaştırılmış
bir inisiyasyon (erginlenme) deneyimi sunar.
Çocuksuluk bir toplumsal davranış hiçimi haline
geldiğinde ise otoriteryan figürlere yol açılmış olur. Seksenler aynı zamanda
kültürel temsil alanında Reaganizmin evlatları olarak Rambo, Roeky, ('onan gibi
eril kahramanların perdeye dönüşüne denk gelen muhafazakâr bir tepkiye tanıklık
etmiştir. Çocuksuluk mitlere, masallara, geleneksel anlatılara eğilimlidir. Eskinin
sanatı, eskinin düşünce biçimlerini yaşatmaya devam eder. Oysa yeni sanat, yeni
biçimle değil yeni insanla başlar. Bir çocuğun yaşama sevincini ve hayal gücünü
koruyarak sertliklerle ve haksızlıklarla dolu olan dünyada bir yetişkin gibi
davranabildi kişi, kendi yaşamını
dönüştürebilecek
gücü de bulabilir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Şubat 2007 |
Gönderilme Tarihi | 2 Ocak 2007 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2007 Sayı: 2 |