Tüketim kültürünün tüketilen nesneleri arasında yan anlam bolluğu
bakımından en zengin çağrışımlara sahip olanı, kadın bedeni ve onun etrafında
örülen arzuya dayalı söylendir. Püriten çağların sonunda cinsel devrim ve
özgürleşmeyle birlikte yeniden keşfedilen beden, postmodern tüketim
toplumunun en mucizevî ürünlerinden birisidir. İlk çağlardan bu yana, genel
olarak tinsel yaşantıya karşıtlığı içinde değererlendirilen ve her iki karşıtlık
arasındaki düşmanlığı kavramsallaştırmaya dayalı tartışmalar, ilahi ve kutsal
vaazların arkasında yitip gitmiş bedensel varlığın tüm somutluğuyla ortaya çıkmasına
uzun yıllar boyunca engel olmuştur. Ortaçağ’da beden, kirin, günahın,
kutsal-dışılığın tohumlarının yeşerdiği lanetlenmiş bir alandır. Günümüz
toplumlarında ise, dikkat çekici olan, tüketimde sadece biyolojik bir beden
anlayışının değil, aynı zamanda simgesel olarak üretilmiş bir “sosyal beden” anlayışının
geçerli kılınmasıdır. Buna göre, simgesel olarak kurulmuş sosyal beden, aynı
zamanda kendini meşrulaştırmış bir iktidar tarafından “yönetilen” bir
bedendir. İhtiyaçları, görünümleri, gerek içeriksel, gerekse biçimsel
olarak sahip olacağı göstergeler ve imajları dönemsel olarak ön belirlenmiş bedenin
açıkça bir meta değeri taşıyan niteliğiyle, artık etkin düşünme ve eylemde
bulunmanın özgür alanı içinde tasavvur edilmesi imkânsızdır. Bu çalışmada,
kurgusal “sosyal beden” kavramı bağlamında üretilen tüketim kültürü
ideolojisinin kadın bedeninde cisimleşmesinin yol açtığı bireylik yitimi
sorunu üzerinde odaklanılmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Kasım 2011 |
Gönderilme Tarihi | 30 Eylül 2011 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2011 Sayı: 6 |