Çevresel
şartlarda meydana gelen sürekli değişim, kurumları yeni çevre koşullarına uyum
sağlama ve değişimin getirdiği belirsizliğe karşı önlem almaya zorlamaktadır.
Belirsizlik durumunun yarattığı “ne yapacağını bilememe, korku panik ve stres”
ise pek çok sektörde işletmelerin kriz yönetimi uygulamalarına önem vermelerini
gerektirmektedir. Kriz yönetimi konusundaki eksik uygulamalar, kriz yönetiminin,
kriz durumu yaşandığında ele alınmaya başlamasına dayanmaktadır. Oysa kriz yönetimi;
kriz öncesi dönem, kriz dönemi ve kriz sonrası uygulamaları olmak üzere 3 aşamanın
tanımlanması, planlanması ve bu aşamalara uygun kriz iletişim planlarının
hazırlanmasını gerektirir.
Dünya’da
ve Türkiye’de, çevresel şartlarda meydana gelen değişimden en fazla etkilenen
sektörlerin başında turizm gelmektedir. Seyahat eden insanlar, seyahat
ettikleri şehir ve ülkelerde; özellikle sağlık, siyaset, savaş vb. etmenlere bağlı
olarak ortaya çıkan olumsuz koşullardan etkilenmekte ve kriz durumları bu tip
olumsuzlukların yaşandığı bölgelerin turizm göstergelerine kısa sürede negatif
yönde yansımaktadır. Bu nedenle özellikle turizm açısından destinasyonlarda
kriz yönetimi uygulamalarına ağırlık verilmeli, gerek yerel yönetimler gerekse
turizm işletmeleri kriz yönetim planlarına sahip olmalıdır. Bu amaçla ele
alınan “Turizm Destinasyonlarında Kriz İletişim Süreci ve Önemi” başlıklı çalışmada
turizm sektöründe kriz yönetiminin önemi ve gerekliliği üzerinde durulmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İletişim ve Medya Çalışmaları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Haziran 2013 |
Gönderilme Tarihi | 1 Nisan 2013 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2013 Sayı: 7 |