1960’lar dünyada Soğuk Savaş’ın daha da şiddetlendiği ve Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ni (SSCB) Çevreleme Politikasının doruğa çıktığı yıllar olmuştur. Moskova Mısır üzerinden Doğu Akdeniz’e girmiş ve ABD açısından yaşamsal çıkarlarını ve tehdit etmeye başlamıştır. Tüm bu gelişmeler yaşanırken 1960’ta bir NATO planı çerçevesinde kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti 1963 yılı sonunda iki kurucu toplum olan Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler arasındaki anlaşmazlıklar nedeniyle savaş alanına dönmüştür. Kıbrıs’taki çatışmalar Ada’nın iki garantörü olan Türkiye ve Yunanistan’ı da çatışma içine çekme olasılığını güçlendirmiştir. Başında beri Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsızlığı politikasını güden eski SSCB’nin Kıbrıs sorununa dahil olması ABD için kabul edilemez bir gelişme olarak kabul edilmiştir. Washington’un bakış açısına göre, NATO üyesi Türkiye ve Yunanistan’ın Kıbrıs için çatışması ittifakın Güneydoğu kanadının çöküşü anlamına gelecek ve eski SSCB bundan yararlanmış olacaktı. Zaten Kıbrıs’taki komünist AKEL partisinin varlığı yeterince sorun yaratmştı. ABD’ye göre, eski SSCB ile flört eden Bağlantısızlar Hareketi üyesi Kıbrıs’ın Moskova’nın etki alanına girmesi engellenmeliydi. Bu nedenle ABD 1964 yılı boyunca Kıbrıs’ın ABD nüfuz alanı içinde kalması için politikalarını yeniden şekillendirmiştir. ABD ilk kez Kıbrıs sorununa daha öncesinden farklı olarak doğrudan dahil olmuştur. Bu süreçte Türkiye Kıbrıs’a askeri müdahalede bulunmak için girişimlerde bulunmuştur. ABD bir yandan Ankara’nın Kıbrıs’a askeri müdahale bulunmasını engellemeye bir yandan da Kıbrıs cumhurbaşkanı Makarios’u Yunanistan aracılığıyla kontrol etmeye çalışmıştır. ABD, Cenevre’de Kıbrıs’ın bir sorun olarak kalmasını engellemek için adanın Taksim/Enosis planını NATO çözümü olarak Türkiye ve Yunanistan’a tartıştırmıştır. Makarios da Cenevre görüşmeleri devam ederken Ada’da Kıbrıslı Türklere yönelik saldırılarını yoğunlaştırmıştır. Saldırıların yoğunlaşması Cenevre görüşmelerinin çöküşünü hedeflemiştir. ABD’nin taraflara sunduğu Acheson Planı anlatılacak bazı nedenlerden dolayı başarısız olmuştur. Ancak Acheson Planı’nın bazı prensipleri 1974’te hem Yunanistan hem de Türkiye tarafından uygulanmıştır. Yunanistan özellikle darbe sırasında Türkiye de askeri harekât süresince Acheson Planı’ndaki yöntemlerini kullanmışlardır. Bu çalışma Acheson Planı’nın 1964’teki başarısızlığına rağmen 1974’te Yunanistan ve Türkiye’nin politikalarını şekilendirmede önemli bir referans kaynağı olduğunu savunacak ve Yunanistan’ın Makarios’a yönelik darbesinin ve Türkiye’nin askeri müdahalesinin Acheson Planı’yla uyumlu olduğunu göstermeye çalışacaktır.
ABD 1964 Cenevre Görüşmeleri Acheson Planı Makarios Kıbrıs Türkiye ve Yunanistan
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | AB Bölge Politikaları |
Bölüm | Araştırma |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 16 Nisan 2024 |
Gönderilme Tarihi | 26 Kasım 2023 |
Kabul Tarihi | 9 Şubat 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 14 Sayı: 2 |
Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ) Sosyal Bilimler Dergisi haziran ve aralık aylarında olmak üzere yılda iki defa yayınlanan iki hakemli bir dergidir. Derginin yelpazesi toplum bilimlerinin tüm disiplinlerini ve dallarını kapsamaktadır. LAÜ Sosyal Bilimler Dergisi yalnızca Türkçe ve İngilizce makaleleri kabul etmektedir. http://euljss.eul.edu.tr/euljss/