Dayanışma ekonomisi bizi, kar odaklı üretim yerine toplumsal ihtiyaçları gideren üretim aktivitelerinin
olduğu alternatif ekonomileri düşünmeye yönlendirir. Başka bir deyişle, kapitalizm karşısında bir ütopya
olarak görülebilecek bu anlayışta üretim ve tüketim ilişkilerinin farklı şekilde de düzenlenebileceği
gösterilir. Dayanışma ekonomileri, karşılıklı gönüllülük üzerine kurulu olduğundan, iktisadi ilişkilerin
alanını genişletmesinin yanında yurttaşların katılımına da olanak sağlar. Dayanışma etkinlikleri fiziki
alanlarda gerçekleştirildiği için geniş ölçekli ticari ilişkiler kurmak suretiyle bölgenin kalıcı kalkınmasına
da katkı yapar. Mal ve hizmet üretimi kadınlar ve erkekler tarafından birlikte yapıldığından, yurttaşlar
kendi kalkınmaların da rol sahibi olmuş olurlar. Böylece, yaşadıkları bölgenin ihtiyaçlarına uygun bir
ekonomik program inşa etmiş olurlar. Dahası, dayanışma ekonomisi topluluğun ekonomik regülasyonuna dair bir kamusal tartışmayı da içerir. Böylece, uzlaşı ve işbirliğine dayalı yerel, ulusal ve
uluslar arası sosyal ağlar ortaya çıkar.
Bu çalışmada, dayanışma ekonomisine bir örnek olarak Boğatepe köyü örneği analiz edilmiştir.
Türkiye’nin Kuzeydoğusunda bulunan bu köyde dayanışmacı turizmin kalkınmaya olan etkilerini
anlayabilmek için, yerel halkla yapılan mülakatlar yapılmıştır. Dayanışma perspektifine dayalı iktisadi
ilişkilerin köy halkına önemli faydaları olduğu tespit edilmiştir.
Solidarity economy leads us to think about alternative types of economy in which productive activities
meets social needs rather than profitability of the capital. In other words, it can be seen as an utopia
against the capitalism and this utopia shows that production and consumption relations could be
arranged in different ways. Being based on mutual willingness, beside it enlarges the scope of economic
relations, it also allows the contribution of the citizens. Since activities of solidarity are carried out in
physical territories, they establish commercial relations in large scale which attributes permanent
development of that territory. By providing goods and service production which is based on the
contribution of men and women both, populations could participate in their own development. Thus, they
can define for themselves the economic programmes that are best suited to their needs and the
territories they occupy. Moreover solidarity economy comprises public debate about the mode for
economic regulation of a community. So, it builds local, national and international social networks based
on consensus and cooperation. As a humanist and democratic economy, solidarity economy could
renew our approach to sustainable development.
The case study which focuses on the effects of solidaristic tourism on Boğatepe village located in
Northeast Turkey, uses interviews with local people to understand the these development effects. The
findings imply that economic relations based on solidaristic perspective has provided significant benefits
to the community.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 1 Sayı: 1 |