Vergilendirilebilir gelirin tanımı ile ilgili olarak literatürde kaynak teorisi ve safi artış teorisi olmak üzere iki farklı teori bulunmaktadır. Uygulamada her iki teori de birtakım avantaj ve dezavantajlara sahip olmaktadır. Günümüzde Türkiye’de kaynak teorisi ağırlıklı gelir tanımı benimsenmektedir. Buna karşın ülkemizde 1998 yılında 4369 sayılı Kanun’la kaynak teorisinden safi artış teorisine geçiş yapılmak istenilmiş, ancak çeşitli ekonomik ve teknik nedenlerden dolayı geçiş gerçekleşmemiştir. Çalışmada gelirin tanımı konusunda Türkiye’de yaşanan en önemli gelişmelerden biri olan 4369 sayılı Kanun’la ilgili açıklamalara yer verilmiştir. Bu doğrultuda 4369 sayılı Kanun öncesindeki durum ile sonrasındaki durum karşılaştırılmıştır. Önemli olan noktanın teori seçimi olmadığı, teori seçiminden ziyade vergilendirilebilir alanlar ile vergi dışı bırakılan alanların sınırlarının tespiti olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle hangi teori tercih edilirse edilsin geliri kapsayan unsurların olabildiğince geniş, vergi dışı bırakılan unsurların ise olabildiğince sınırlı şekilde belirlenmeleri gerektiği sonucuna varılmıştır.
Gelir Vergisi Kaynak Teorisi Safi Artış Teorisi 4369 sayılı Kanun
In terms of the definition of taxable income, there are two different theories in the literature: source theory and pure increase theory. In practice, both theories have advantages and disadvantages. Today, the income definition which is dominant pure increase theory, is adopted in Turkey. On the other hand, in our country in 1998, with the Law No. 4369, the transition from source theory to pure increase theory was requested,but due to various economic and technical reasons, the transition wasn't realized. In this study, explanations about the law numbered 4369 which is one of the most important developments in Turkey regarding the definition of income, are given. Accordingly, the situation before and after the law no. 4369 was compared. It is understood that the important point is not the choice of theory, but rather the determination of the boundaries of taxable areas and excluded areas rather than theory selection. Therefore, no matter which theory is preferred, it was concluded that the elements of covering the income should be determined as broadly as possible and the elements of nontax should be determined as limited as possible
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Kasım 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 5 Sayı: 3 |
Maliye Araştırmaları Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.