Bu yazı, yazarın ölümünden kısa bir süre önce yayım içim hazırladığı
bir makaledir. Yazıda, pek çok bilim insanı tarafından uzun zamandır tartışma
konusu olan Lykiarkheia makamının içeriğinden bahsetmektedir.
Bu bağlamda yazarın görüşü Lykiarkheia sürecinin Grammateia makamı
ile başladığı, Arkhierosyne ile devam ettiği ve sadece onursal
bir unvan olarak yaşam boyu korunduğu yönündedir. Yazar bu görüşünü daha önceki
yazılarında da (Şahin 2006; Şahin 2012) belirtmiş ve modern çalışmalarda Grammateus'un
sürekli göz ardı edildiğine vurgu yapmıştır. Bu yazısını ise çok daha detaylı
ve geniş içerikli tutup, yakın zamanlarda D. Reitzenstein (2011) tarafından
destek bulan communis opinio karşıtı uzun bir incelemeye yer
vermiştir.
Çevirmen Notu: Bu makale,
hocamız merhum Prof. Sencer Şahin'in hazırlamakta olduğu pek çok çalışma
arasında olup, üzerine pek çok not alınmış şekilde evindeki çalışma masasının
üzerinde bulunmaktaydı. Eşi N. Eda Akyürek Şahin'in izni doğrultusunda
İngilizceye çevirmeye karar verdim. Belki de Sencer hocamız bu makaleye daha
ekleme yapacaktı bunu bilemiyoruz ama fakat makale bitmiş ve neredeyse yayın
için hazır görünüyordu. Hocamızın yarım kalan diğer çalışmaları da devam
ettirilip, sırası geldikçe yayımlanacaktır.
In this posthumous contribution the author discusses the nature
of Lykiarkheia, which has long been subject to discussion by
several scholars. The position of author in this respect is that the period of
the Lykiarkheia begins with the office of Grammateia,
continued with the office of Arkhierosyne and that it was held
for life only as an honorary title, as has been previously indicated by the
author (Şahin 2006; Şahin 2012). The author argues the office of the Grammateus has
been repeatedly ignored in recent studies, and presents here a much more
detailed investigation concerning this issue, countering the common opinion on
this matter, most recently reiterated by D. Reitzenstein (2011).
Note of thr
translator: I decided to translate this article because it was his last
contribution which was lying on his table in his home, full of notes written on
it, with the permission of his wife, Prof. Dr. N. Eda Akyürek Şahin. Maybe he
would have added more information to it, but this cannot now be known, and the
Turkish manuscript seemed to be completed and almost ready for publication.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Mayıs 2014 |
Gönderilme Tarihi | 22 Şubat 2013 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 Cilt: 11 |