Osmanlı döneminde eğitim kurumları, Sanayi öncesi bir imparatorluğun gereksinimleri ve olanaklarına uygun olarak oluşmuştu. Bu toplumda çocukların eğitiminde, daha çok dini olanaklardan yararlanmaya yönelik “sıbyan mektepleri” ya da “mahalle okulları” bir yana bırakılırsa, daha çok dini yönetici ve din adamlarını yetiştirmeye yönelik “medreseler” ve devlet görevlilerini yetiştiren “Enderun okulları” vardı. Tanzimat öncesi Osmanlı toplumunda iki aydın grubu; medreseden yetişen “ulema” ile tekkelerden gelen “veliler” oluşturuyordu. Osmanlı yönetimi, modernleşme sürecinin başlangıcında Mühendishane, Tıbbiye, Harbiye, Mülkiye ve benzeri yükseköğretim okullarına kavuşmuştur. Bu dönemde üniversite kavramının gündeme gelmesi olanaksızdı. Çünkü üniversiteden söz edilebilmesi için, bir eğitim altyapısının oluşması ve belirli bir birikimin sağlanmış olması gerekirdi. O dönemde henüz böyle bir ortam yoktu. Bu nedenle Türkiye’de 1933 yılına kadar üniversite yerine “Darülfünun” sözcüğü kullanılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Mart 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Sayı: 01 |
Bu site ve içerisinde yayınlanan eserler Creative Commons AI 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
GiDB|DERGi, İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından yayınlanmaktadır.