Irak, Soğuk Savaş’ın bitiminden itibaren giderek Türkiye ve İran arasındaki güç
mücadelesine sahne oldu. 1990’lı yıllarda, Türkiye ve İran’ın Irak’taki güç tahkim çabası
daha çok Irak Kürtleri üzerine yoğunlaştı. 2003 Irak Savaşı’ndan sonra ise Bağdat
hükümetindeki olası Sünni ve Şii temsiliyeti üzerinden çıkar tahkim edilmeye çalışıldı. 2013
sonrası IŞİD’ın Irak’ta ciddi anlamda mevzi kazanmaya ve Musul gibi bazı önemli Irak
şehirlerini ele geçirmeye başlaması, Irak’ı Türkiye ve İran ile terörle mücadele kapsamında
işbirliği yapmaya yöneltti. IŞİD ile mücadele Türkiye ve İran açısından, kendi sınırlarını
güvence altına almanın yanı sıra bölgesel etkinliklerini pekiştirmenin bir aracı olarak da
görüldü. Türkiye’nin Irak’taki Başika kampına güvenlik amaçlı da olsa asker sevkiyatı
yapması, İran ve müttefikleri tarafından; neredeyse dengeye oturmuş bölgesel güç
mücadelesinde Türkiye’nin bir adım öne geçmesi olarak yorumlandı. Bu aynı zamanda,
Ortadoğu’da yaşanan her yerel veya bölgesel gelişmenin artık etki ve boyutları açısından
kolay bir şekilde küresel nitelikte bir kriz veya çatışma ortamına dönüşebileceğinin
göstergesi oldu.
After the end of the Cold War, Iraq has gradually been the arena for power struggle between
Turkey and Iran. Throughout the 1990s, power seeking efforts of Turkey and Iran in Iraq
mostly focused on the Iraqi Kurds. After the 2003 Iraqi War, it continued through benefits
over the possible Sunni and Shiite representation in the Baghdad government. ISIS’s gaining
leverage and substantially occupying some important Iraqi cities such as Mosul led Iraq to
collaborate with Turkey and Iran on the basis of counter-terrorism. From the perspective of
Turkey and Iran, fighting against ISIS in Iraq was seen as a tool not only for securing their
borders but also for consolidating their regional influence. Turkey’s deploying soldiers into
Bashiqa camp in Iraq even if it was due to the security purposes was interpreted as an act
against Iran and its allies since it put Turkey in a advantageous position in a regional power struggle. This was also an indicator that every local or regional development occurring in
Middle East has the possibility to turn the situation easily into global crisis.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 8 Mayıs 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 3 Sayı: 6 |