Her din, var olan kültür içerisinde doğmuştur. Dolayısıyla mevcut kültürden bağımsız bir din düşünmek doğru olmayacaktır. İslam dininin Arap coğrafyasında neşet ettiği düşünülecek olursa, bu coğrafyanın kültüründen uzak kalması da düşünülemez. Bu sebeple sünnet olan bazı uygulamalar incelendiğinde Arap örf ve geleneklerinin yansıması olduğu görülmektedir. Nitekim Hz. Peygamber, içinde bulunduğu toplumun bazı uygulamalarını iptal ederken bazılarını tashih etmiş, bazılarını ise olduğu gibi kabul ederek devamını sağlamıştır. Bu şekilde gelenek sayılan bazı uygulamalar Hz. Peygamber’in de tatbiki ile sünnet halini almıştır.
İslam geleneğine baktığımızda ise bu kültürün oluşmasına katkı sağlayan ana kaynakların Kur’an ve sünnet olduğunu söylemek mümkündür. Nitekim Kur’an, İslam’ın teorik yönü, sünnet ise Kur’an rehberliğinde İslam’ın pratik hayattaki sunumu kabul edilmiştir. Bu iki umde sayesinde dünyanın farklı coğrafyalarında yer alan Müslümanlar arasında ortak davranışlar ortaya çıkabilmektedir. Zira Müslümanların uygulamaları, örf ve gelenekleri incelendiğinde bu durum açıkça görülecektir. Ancak zaman içerisinde Kur’an ve sünnetin yön verdiği bu davranışların kaynağı unutulmuş, sadece gelenek olarak uygulanmaya devam edilmiştir. Bu sebeple sünnet-gelenek ilişkini doğru okuyabilmek önem arz etmektedir. Çalışmada tanıtımı yapılacak kitap da ilgili alanda kaleme alınmış önemli bir eserdir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Kitap Tanıtımları |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 29 Ocak 2022 |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2021 |
Gönderilme Tarihi | 19 Ekim 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: 7 |
Hadith Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.