Hz. Peygamber, cahiliye döneminden kalan bazı kültürel olguları, İslam’ın amacına aykırı olduğu için yasaklamış, bazılarına izin vermiş bazılarını da birtakım değişiklikler yaparak serbest bırakmıştır. Zira hadisler, karşılaşmış olduğu kültürel olguları, sünnetin amacına uygun bir formata çevirmiştir. Bu noktada kültürel olanla sünnet olanı veya hadis menşeili olanı birbirinden ayırt etmek önem arz eder. Sahabenin ‘Biz şöyle yapardık, derdik.’ şeklindeki ifadelerinin de bu açıdan değerlendirilmesi, bunlarla Hz. Peygamber’in fiili, sözü mü, sahabenin mi yoksa geleneksel/kültürel bir hususun mu kastedildiğinin tespiti mühimdir. Dolayısıyla sahabenin ‘Şöyle yapardık, derdik, düşünürdük.” sözlerinin Hz. Peygamber’in sünnetine delaleti hususunda, bu sözlerin işaret ettiği hadislerin merfû mu, mevkuf mu olduğu konusunda tartışmalar yapılmıştır. Bu tartışmalar Hz. Peygamber’in hadisleri dışında sahabenin bazı tasarruflarının sünnet kategorisinde değerlendirilip değerlendirilmeyeceği tartışmalarını da beraberinde getirmektedir. Sahabenin nadiren de olsa birtakım fiillerinin cahiliye döneminden geldiği hususu da göz önüne alınmaktadır. Mezkûr sözü zikrederken de yapmış oldukları fiilin Hz. Peygamber’in sünnetine delaleti hususunda herhangi bir bilgi vermemiş olmaları, bu davranışların Hz. Peygamber’e, kendilerine veya cahiliye dönemine aidiyeti hususunda ihtilafların vuku bulmasına sebep olmuştur. Bu itibarla çalışmamızda sahabenin “şöyle yapardık, derdik, düşünürdük.” şeklindeki sözleri söylerken kastedilen fiillerin Hz. Peygamber’e aidiyeti yanında cahiliye dönemindeki bazı kültürel unsurlara işaret edip etmediği de tespit edilmeye çalışılacaktır.
The Prophet Muhammad prohibited certain cultural practices from the pre-Islamic era that were contrary to the objectives of Islam, permitted some, and allowed others with modifications. This approach transformed cultural elements into formats aligned with the purposes of the Sunnah. Thus, distinguishing between cultural practices and those originating from the Sunnah or Hadith is significant. Evaluating the statements of the Companions, such as "We used to do so" or "We used to say," from this perspective is crucial to determine whether they refer to the actions or words of the Prophet, the practices of the Companions themselves, or traditional/cultural elements. Therefore, debates have arisen concerning whether the Companions' statements, such as "We used to do so, say so, or think so," serve as evidence of the Prophet’s Sunnah and whether the Hadiths implied by these statements are classified as marfû‘ (attributed to the Prophet) or mawqûf (attributed to the Companions). These discussions also extend to whether certain actions of the Companions, aside from the Prophet’s Hadiths, can be categorized as part of the Sunnah. Additionally, it is considered that some actions of the Companions may have originated from the pre-Islamic era, even if rarely. The lack of clarification in these statements regarding whether the actions referenced are attributed to the Prophet’s Sunnah, to the Companions themselves, or to pre-Islamic practices has led to disputes. Hence, this study aims to determine whether the actions mentioned in the Companions' statements, such as "We used to do so, say so, or think so," can be attributed to the Prophet Muhammad and whether they also reference certain cultural elements from the pre-Islamic era.
ولد النبي ونشأ في مجتمع له عاداته وتقاليده الخاصة. وبعد أن بُعث نبيًا، هاجر إلى مدينة أخرى هي المدينة المنورة، التي كانت لها بيئة ثقافية تختلف جزئيًا عن ثقافة مكة المكرمة. ولذلك، واجه بيئة ثقافية مختلفة. إن الوحي الذي بُعث به النبي والذي نزل في مكة والمدينة، حيث كانت العادات والتقاليد متباينة في بعض القضايا، راعى التصورات الذهنية للمجتمع ولم يتجاهل الظواهر الاجتماعية والثقافية للمجتمع.
لقد حاول القرآن الكريم إعادة بناء المجتمع من أول آية نزلت منه إلى آخر آية، وباستثناء قضايا الإيمان والتوحيد فإن القرآن سعى إلى صياغة القضايا الاجتماعية الأخرى بما يتوافق مع روح الدين. إذ التدرج غير مقبول في مسائل الإيمان والتوحيد. وذلك لأن هذه المسائل هي العناصر الرئيسية الثابتة التي هي أساس دين الله تعالى. وينطبق الأمر نفسه على الأحاديث النبوية. فإلى جانب الوحي المتلو فإن الأحاديث النبوية قد أبقت بعض الممارسات في المجتمع أو ألغتها أو أعادت صياغتها.
ولم يكتف رسول الله - صلى الله عليه وسلم – في أحاديثه بمراعاة أصول الدين فحسب، بل راعى أيضاً البنية الاجتماعية والثقافية للمجتمع. لقد جمعت الأحاديث النبوية المسلمين جميعًا على ثقافة إسلامية مشتركة منذ اليوم الأول لظهور الإسلام حتى اليوم، وأشارت إلى العناصر المشتركة بين المسلمين، ومهدت الأرضية المناسبة لتكوين عقلية واحدة مشتركة بينهم.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hadis |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 31 Ağustos 2024 |
Kabul Tarihi | 27 Aralık 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 13 |
Hadith Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.