Stoa felsefesi ile feminizm söyleminin bir araya getirilmesi, çeşitli tepkilere yol açabilmektedir. Bunun temel nedenlerinden biri, feminizm kavramının toplumda sıklıkla önyargılarla karşılanmasıdır. Günlük hayatta, cinsiyet temelli bir olaya yönelik herhangi bir tepki, çoğu zaman "Sen feminist misin?" şeklinde bir saldırıyla karşılık bulmaktadır. Bu tür tepkilerin ardında, tarih boyunca sömürülen bir cinsiyetin diğer cinsiyete sağladığı konforun bozulması kaygısı yatmaktadır. İşte Stoa felsefesi ile feminizm düşüncesinin yolları bu noktada kesişmektedir. Çünkü Stoa, tarih boyunca bireylerin gündelik yaşantılarında karşılaştıkları sorunlara çözümler üretmeye çalışan bir felsefik yaklaşım olmuştur. Bu bağlamda, Stoa felsefesi, feminizmin mücadele alanını genişletebilir ve eşitlik söylemine yeni bir perspektif kazandırabilir. Stoa felsefesinin ortaya çıktığı döneme baktığımızda, bu düşünce sisteminin Antik Yunan ve Roma İmparatorluğu arasında bir geçiş sürecinde şekillendiğini görmekteyiz. Özellikle Helenistik döneme kadar, "köleler, barbarlar, Yunan vatandaşı olmayanlar ve soylu olmayan kadınlar" yurttaş olarak kabul edilmemekteydi. Ancak Helenistik dönemle birlikte bu anlayışta önemli değişimler yaşanmıştır. Bu çalışmada, kapsamlı bir feminizm tartışmasına girilmekten ziyade, feminizmin eşitlik kavramının Stoa felsefesi perspektifinden ele alınması amaçlanmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Siyaset Bilimi (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 16 Aralık 2024 |
Kabul Tarihi | 20 Aralık 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 8 Sayı: 2 |