Dünya genelinde yaşlı nüfus oranı artmaktadır. Hızla artış gösteren bu
nüfus içerisinde, 65 yaş ve üzerindeki bireylerin %57,5'ini, 75 yaş ve
üzerindeki bireylerin %60,5'ini, 85 yaş ve üzerindeki bireylerin ise %73,1'ini
kadınların oluşturduğu görülmektedir. Bu durum yaşlılığın kadınsallaşması
olarak tanımlanmaktadır. Bu kapsamda kadın ve erkek cinsiyetleri arasındaki
farklılıklara atfedilen sosyokültürel anlamlardan kaynaklanan avantajlar ve
dezavantajlar bu bireylerin yaşlanma ve yaşlılık süreçlerine de etki
etmektedir. Bu çalışmada yaşlanma,
yalnızca insanların görünümlerinde meydana gelen fiziksel değişimler ile
sınırlı olmayan "çok boyutlu ve çok yönlü" bir süreç olarak ele
alınmıştır. Bu kapsamda yaşlanma süreçlerini açıklama ve
anlamlandırma noktasında toplumsal cinsiyetin ve özellikle yaşlı nüfusun büyük
bir kısmını oluşturan kadınların önemli bir yeri olması gerektiği görüşünü
savunan feminist gerontoloji yaklaşımı bu çalışmanın temel teorik alt yapısını
oluşturmaktadır. Bu çalışmanın amacı kadın ve erkek cinsiyetleri
arasındaki farklılıklara atfedilen sosyokültürel anlamlardan kaynaklanan
avantajların ve dezavantajların yaşlanma süreçlerine nasıl etki ettiğinin ve
kadınların yaşlılık dönemlerinde karşı karşıya kaldığı sorunların ortaya
konmasıdır. Yaşlı kadınların karşı
karşıya kaldığı sorunlar yaşlanma sürecinin geneline ilişkin sorunları,
kadınlara ilişkin sorunları ve yaşlı kadınlara ilişkin
biyolojik-psikolojik-sosyal temelli sorunları kapsamaktadır. Bu sorunların
çözümü noktasında, kadınların toplumsal yaşam içerisinde devamlı olarak
birilerine bağımlı olmalarının önlenmesi için erkekler ile eşit şartlara sahip
olmalarını sağlayacak politikaların üretilmesi büyük önem taşımaktadır.
Yaşlanma Kadın Toplumsal Cinsiyet Yaşlılığın Kadınsallaşması Feminist Gerontoloji
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sağlık Kurumları Yönetimi |
Bölüm | DERLEME YAZILARI |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 10 Haziran 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 |