Çağlar boyunca kadının; toplumsal
normların belirlediği biçimlerde kutsal-öteki, güzelliğin sembolü-cadı,
arzulanan, korkulan, merak edilen,
baskılanan, saygı görülen-itilen vb olarak tarihsel süreçte ve her çağın kendi
gerçekliği içinde farklı misyonlar üstlendiği bilinmektedir. İlk çağlarda Ana
Tanrıça inançlarıyla yaratımın ve doğumun sembolü olarak doğayla
özdeşleştirilen kadının kutsal olarak görüldüğü ve şifacı, büyücü, ruh bilimci,
mitlerin aktarıcısı, gizemli sırların bilicisi, gelecek okuyucu, toplumsal
olayları düzenleyici, yaratımın efendisi gibi özellikleriyle saygı duyulan bir
yere sahip olduğu söylenebilir. Özellikle demirin bulunmasıyla birlikte erkeğin
gücünün ön plana çıkması, anaerkil toplum yapısından ataerkil toplum yapısına
geçişin de önünü açmıştır denilebilir. Paleolitik çağlara, hatta bazı kaynaklara
göre çok daha öncesine uzanan Şamanizm’in de ilk uygulayıcılarının kadınlar
olduğu düşünülmektedir. Bilge, saygı duyulan, gizemli doğasıyla
kutsallaştırılan kadının özellikle Orta Çağa gelindiğinde cadı katli adı
altında sindirildiği, fakat ne kadar sindirilmiş olsa da, gizemli doğaları her ne
kadar törpülenmiş olsa da kadınların masallarda, halk hikâyelerinde sembolik
anlatımların içinde hayallerini ve doğaüstü güçlerini yaşatmaya devam ettiği
söylenebilir. Özellikle Anadolu’da görülen Masal Anaları’nın; bilge, ocağın
bekçisi, öykücü, dansçı, oyuncu, ruh bilimci, şifacı özellikleriyle bilerek ya
da bilmeden Şaman-Kam Kadın’ın kimliğini devam ettirdiği, masalların ve hikâyelerin
popülerleştiği ve yeniden anlatılmaya başlandığı günümüzde de Masal Analarından
bayrağı Hikâye-Masal Anlatıcı kadınların aldığı söylenebilir.
Bu çalışmada bu
bağlamda şamandan günümüze hikâye-masal anlatıcı kadının geçirdiği süreçler
araştırılacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Mart 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 2 Sayı: 1 |